Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Salgın döneminde G-20 içinde en hızlı toparlanan ve büyüyen ülkelerin başında geliyoruz. Küresel ticaretin dengelerinin yeniden oluştuğu bir dönemde Türkiye’nin sergilediği bu performans bizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize adım adım yaklaştırıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Dünya ve ülkemiz açısından zor geçen 2021’i uğurladık ve yeni umutlarla, yeni heyecanlarla 2022 yılına girdik. Yeni miladi yılın milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Son iki yıla damgasını vuran Koronavirüs salgınının ve onun tetiklediği küresel ekonomik sorunların bir müddet daha herkesle birlikte ülkemizi de olumsuz etkilemeyi sürdüreceği anlaşılıyor. Sağlık hizmetlerinden maskeye, tıbbi malzemeden aşıya kadar pek çok alanda salgının ortaya çıkardığı adaletsizlikler büyük ve güçlü Türkiye hedefimize bir an önce ulaşmamızın önemini açıkça göstermiştir.
“TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL SAĞLIK VE EKONOMİK KRİZİNDEN OLUMLU YÖNDE AYRIŞTIRMAYI BAŞARDIK”
Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin kalkınma altyapısında sağladığı ilerleme sayesinde Türkiye’yi küresel sağlık ve ekonomik krizinden olumlu yönde ayrıştırmayı başardık. Her ne kadar birileri bir kısmı yalan, bir kısmı yanlış haberler üzerinden milletimizin moralini bozmaya çalışsa da, dünyayı izleyen herkes bu sıkıntılı tabloda Türkiye’nin durduğu yeri takdirle karşılıyor.
İşte daha bugün 2021 yılı ihracat rakamlarını açıkladık. Salgının ekonomiler üzerindeki baskısının arttığı geçtiğimiz yıl Türkiye ihracatın lokomotifi olduğu hızlı büyüme eğilimini sürdürmüştür. Bu dönemde imalat sanayinde kapasite kullanım oranımız yüzde 80’e dayanırken, istihdamda yıllık 2 milyonu bulan bir artış sağladık. Küresel mal ticaretinin yüzde 10 arttığı geçtiğimiz yıl, biz ihracatımızı yüzde 33 yükseltmeyi başararak bu alanda da farkımızı ortaya koyduk. Türkiye olarak geçtiğimiz yıl ulaştığımız 225 milyar 368 milyon dolarlık ihracatla Cumhuriyet tarihinde ilk defa küresel ihracattan aldığımız payı yüzde 1’in üzerine taşıdık. Geçmişle mukayeseli olarak baktığımızda ise, 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımızı altı kattan fazla artırdığımızı görüyoruz. Aynı şekilde 20 yıl önce 88 milyar doları bulmayan dış ticaret hacmimiz, 500 milyar dolar sınırına dayandı. Geçtiğimiz yıl itibariyle dış ticaret açığımız 46 milyar dolara gerilerken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83’ün üzerine çıktı. Bu oranın 2000’lerin başında yüzde 51 olduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum. Dış ticaretimizde millî paramızı kullanım seviyemizin 183 milyar liraya ulaşmış olması da bir diğer önemli gelişmedir.
Ayrıntılarını bugün yaptığımız basın toplantısında verdiğimiz 225 milyar 368 milyon dolarlık 2021 ihracatımızın ülkemize, milletimize, sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Bu ihracat rakamına özellikle ulaşılmasında emeği geçen tüm kurumlarımızı, iş dünyamızı, çalışanlarımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Girdiğimiz yeni yılda ihracatımızı çok daha ileri seviyelere çıkarmak için gündemimizde pek çok program, plan, proje var. İnşallah hepsini de kararlılıkla hayata geçirerek önümüzdeki yıl bu vakitler milletimize çok daha büyük müjdeler verebilmeyi ümit ediyoruz. Dış ticaret fazlası veren Türkiye hedefimize giderek daha çok yaklaşıyoruz.
Geçtiğimiz yılı güzel haberlerle kapattığımız bir diğer sektör de turizmdir. Salgının turizm sektöründe yol açtığı olumsuz etkileri hızla ortadan kaldırmak için aldığımız tedbirlerin, verdiğimiz teşvik ve desteklerin karşılığını özellikle gördüğümüz bir sezonu geride bıraktık. Bu sektörde 2021’i 29 milyon turist sayısı ve 24 milyar doları aşan bir turizm geliriyle kapattık. Bir başka ifadeyle, turizmde önceki yıla göre ziyaretçi sayısında yüzde 83’lük, gelirde yüzde 100’lük bir artış sağladık.
Devlet ve özel sektörün yakın iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz büyük atılım sayesinde sadece kayıplarımızın önemli bir kısmını telafi etmekle kalmadık, Akdeniz havzasındaki rakiplerimizi de geride bıraktık. Artık hedefimiz salgın öncesi ziyaretçi sayısına ulaşmanın ötesinde çok daha yüksek bir gelir seviyesine çıkmaktır. İnşallah 2022 yılı bu hedefe biraz daha yaklaştığımız, verimli, bereketli, kazançlı bir sezon olacaktır. Tesis sahiplerinden çalışanlarına kadar turizm sektörümüzün tüm mensuplarına ülkemize kazandırdıkları bu başarı için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle KOSGEB destekleriyle ilgili bir müjdemizi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi Nisan ayında mikro ve küçük işletmelere yönelik bir hızlı destek programı başlatmıştık. Bu programın kapsamını yeni mezun gençlerimizin istihdamını teşvik edecek şekilde genişletiyoruz. Son 12 aydaki çalışan sayısını koruyup meslek lisesi veya üniversite mezunu gencimizi en az 12 ay boyunca istihdam etme taahhüdünde bulunan işletmelere 100 bin lira destek veriyoruz. Kadın istihdamında bu rakam 110 bin lirayı buluyor. Mikro işletmelerde 2 ve küçük işletmelerde 5 personele kadar uygulanacak bu destek rakamı, faizsiz olarak 2 yıl sonra 24 ayda geri ödeyecek. Amacımız, bu programla 75 bin yeni meslek lisesi veya üniversite mezunu gencimizi istihdama dâhil etmektir. İşletmelerimizi başvuruları bugün açılan bu programa katılmaya davet ediyoruz.
“SALGIN DÖNEMİNDE G-20 İÇİNDE EN HIZLI TOPARLANAN VE BÜYÜYEN ÜLKELERİN BAŞINDA GELİYORUZ”
Türkiye, 2021 yılında ekonomide yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari denge odaklı bir büyüme yaşadı. Dünya ticaret hacminin yüzde 5,3 küçüldüğü 2020 yılını biz 1,8 büyümeyle kapatmıştık. Küresel ticaretin yeniden hareketlenmeye başladığı 2021’de büyümede çift haneli rakamları yakalayacağımıza inanıyoruz. Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğindeki yüzde 7,4’lük, ikinci çeyreğindeki yüzde 22’lik ve üçüncü çeyreğindeki yüzde 7,4’lük büyüme bunun işaretini veriyor.
Salgın döneminde G-20 içinde en hızlı toparlanan ve büyüyen ülkelerin başında geliyoruz. Küresel ticaretin dengelerinin yeniden oluştuğu bir dönemde Türkiye’nin sergilediği bu performans bizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize adım adım yaklaştırıyor. Elbette bu süreçte karşı karşıya kaldığımız sıkıntılar, ödediğimiz bedeller de var. Bunlardan biri, döviz kurunda yaşanan ve esasen ülkemiz ekonomisinin gerçekleriyle uyumlu olmayan dengesiz dalgalanmadır. Kurdaki yükselişi bir seviyeye kadar ekonomik işleyişe ve ülkemizin ihracattaki hedeflerine uygun olduğu için sorun etmiyorduk. Ama bir yerden sonra iş serbest piyasa ekonomisi kurallarının dışına çıkarak arkasında kötü niyetlerin belirdiği farklı bir görünüme büründü. Yurt dışından ve ülkemiz içinden kimi siyasetçiler, medya kuruluşları, akademisyenler piyasaları paniğe sürükleyerek dövize yönelişi artıracak senkronize bir kampanya başlattılar. Hatırlarsanız bundan üç dört yıl önce yurt dışı kaynaklı benzer saldırılara, benzer tuzaklara maruz kalmıştık. Aldığımız tedbirler ve geliştirdiğimiz mekanizmalar sayesinde yurt dışından Türk ekonomisine yönelik serbest piyasa kurallarına da uygun olmayan sinsi saldırıların önünü büyük ölçüde kesmiştik. Son kampanyada ise, daha çok yurt dışındaki yatırımcıları panikleterek aynı amaca varılmak istenmiştir. Dalgalanmanın kendi tabii seyri içinde durulmadığını görünce 20 Aralık’ta kamuoyuna açıkladığımız tedbir paketi ile piyasaların önemli ölçüde yeniden dengeye gelmesini sağladık. Ekonominin kendi tabii seyri dışında niyetlerle dışarıdan yapılabilecek saldırılara karşı oluşturduğumuz mekanizmaların bir benzerini içeride de kurmuş olduk. Parasının değerini korumak isteyen vatandaşlarımız, özellikle önünü görme ihtiyacı duyan iş dünyamıza sunduğumuz alternatiflerin piyasalar tarafından da benimsendiğini memnuniyetle gördük. Kur korumalı Türk Lirası mevduatına kısa sürede 78 milyar liralık bir geçişin yaşanması, vatandaşlarımızın ekonomi programımıza olan güveninin işaretidir. Katılım finans kuruluşlarını da sisteme dâhil ederek bu uygulamayı genişletiyoruz. Ülkemiz ekonomisinin istikrar ve güven iklimi içinde büyümesine katkı sağlayacak bu yaklaşımı yeni araçlar ve yöntemlerle 2022’de daha da güçlendireceğiz.
Açıkladığımız tedbir paketinin Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin getirdiği imkânlarla bizim veya ilgili kurumlarımız tarafından hayata geçirilebilecek olanların tamamını uygulamaya soktuk. Bu çerçevede Merkez Bankası döviz tevdiat ve altın hesaplarından Türk Lirası mevduata dönüşün desteklenmesine ilişkin tebliğlerini yayınladı. Döviz ve altın cinsi hesaplardan vadeli Türk Lirası hesaplara dönüşen tutarlar zorunlu karşılıktan muaf tutulurken, stopaj oranı da sıfırlandı. İhracatçı ve ithalatçı firmalara Türk Lirası vadeli döviz satım ihalesine başlandı, bu satışlardaki stopaj oranı da sıfıra çekildi. Temettü gelirlerine uygulanan stopaj oranı yüzde 15’ten yüzde 10’a indirildi. Yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması çalışmaları kapsamında hurda altın değerlemesinde kullanılacak asgari milyem rakamında değişiklik yapıldı. Vatandaşlarımızın altınlarını bankalar, darphane ve kuyumcular vasıtasıyla sisteme dâhil etmelerine imkân sağlanıyor. Talep edenler bankalardaki altın hesaplarında tuttukları birikimleri fiziki altın olarak da alabilecek. Bankalar nezdinde darphane altın ürünleri bazında açılan hesaplar da fiziki altın olarak istenebilecek.
“BUGÜNE KADAR MİLLETİMİZE NE SÖZ VERDİYSEK YAPTIK, BUNDAN SONRA DA VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Kredi Garanti Fonu’nun daha aktif ve daha kapsayıcı şekilde çalıştırılmasıyla ilgili protokol yakında hayata geçiyor. Kanuni düzenleme gerektiren hususlarla ilgili çalışmalarımızı da tamamladık. Bu çerçevede Türk Lirası için Hazine desteğine, ihracat ve imalat sanayi şirketleri için Kurumlar Vergisi’nde 1 puanlık indirim yapılmasına, bireysel emeklilik sistemindeki devlet katkısını yüzde 25’den yüzde 30’a çıkartılmasına, yatırım fonlarından elde edilen kar paylarına istisna uygulanmasına, gelire endeksli senetlerin ihracına; tüm bunlara ilişkin hazırlanan kanun değişikliği düzenlemeleri yarın Meclis’in takdirine sunuluyor.
Ayrıca, ülkemizde ve dünyada hammadde temininde tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ve girdi fiyatlarındaki beklenmedik artışlar sebebiyle hazırlanan fiyat farkı çalışması da Meclis’in takdirine sunulma aşamasındadır.
Biz bugüne kadar milletimize ne söz verdiysek yaptık, bundan sonra da verdiğimiz her sözü yerine getirmeye devam edeceğiz.
Geçtiğimiz yıl hepimizin canını yakan bir diğer sıkıntımız yüksek enflasyon ve onun ötesinde bir vakayı ifade eden fahiş fiyat artışlarıdır. Ülkemizdeki fiyat artışlarının iki sebebi vardır.
Birincisi; salgın döneminde küresel emtia fiyatlarında görülen fevkalade yükselmedir. Öyle ki, salgın döneminde dünyada petrol fiyatları neredeyse iki katına, kömür fiyatları üç ila beş kat, doğal gaz fiyatları altı ila 10 katına çıkarken metal ve mineral fiyatları yüzde 50, tarım ürünleri fiyatları yüzde 25 arttı. Enerji fiyatlarındaki aşırı yükseliş sebebiyle pek çok ülke elektrik tarifelerini ortalama üç kat artırmak mecburiyetinde kaldı. Biz ise her konuda olduğu gibi enerji fiyatları hususunda da vatandaşımızı koruyacak bir yol izledik. Geçtiğimiz yıl elektriği yarı fiyatının bile altına, doğal gazı beşte biri fiyatına vatandaşlarımıza sunarken, akaryakıt fiyatlarında da eşel mobil sistemiyle oldukça düşük satış fiyatları sağladık. Bu şekilde 2021 yılında vatandaşlarımız lehine doğal gazda 80 milyar liralık, elektrikte 20 milyar liralık, akaryakıtta 65 milyar liralık kamu adına fedakârlık yaptık. Bir başka ifadeyle, vatandaşlarımızın cebinden doğal gaz faturası, elektrik faturası, benzin, mazot faturası olarak çıkacak 165 milyar lirayı kamu kaynaklarından karşıladık. Yeni yıl itibarıyla yürürlüğe giren tarifelere rağmen kamunun vatandaşlarımıza desteği sürmektedir. Mesela hane halkının kullandığı doğal gaz ve yine hane halkını kapsayan elektrik faturalarında tarifeler vatandaşlarımız lehine düzenlenmiştir.
“VATANDAŞLARIMIZ AKARYAKITA DİĞER ÜLKELERDEKİ FİYAT ARTIŞLARINA NİSPETEN DAHA HESAPLI BİR TARİFEYLE ERİŞEBİLMEKTEDİR”
Bakınız şimdi sizlerle basit bir hesabı paylaşacağım. Ülkemizde 2002 yılında 150 kilovat elektrik ve 125 metreküp doğal gaz kullanımı karşılığında bir vatandaşımızın ödediği fatura asgari ücretin yüzde 47’sini oluşturuyor. Şimdi aynı miktardaki elektrik ve doğal gaz kullanımı için yeni tarifeyle ödenen tutar asgari ücretin yüzde 13’ü seviyesindedir. Görüldüğü gibi vatandaşımızı fiyat artışlarına ezdirmeme sözümüzü burada da yerine getirmiş oluyoruz.
Bu vesileyle, vatandaşlarımıza yapılan kömür yardımlarının yeni yılla birlikte, altını şimdi çiziyorum, doğal gaz faturası desteği olarak da verilebileceğinin haberini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Akaryakıtta ise eşel mobil sisteminden normal tarifeye dönüldüğü için petrol fiyatlarındaki ve döviz kurundaki değişime bağlı olarak belirlenen otomatik tarife yürürlüğe girmiştir. Buna rağmen vatandaşlarımız akaryakıta diğer ülkelerdeki fiyat artışlarına nispeten daha hesaplı bir tarifeyle erişebilmektedir. Düşme eğiliminde olan petrol fiyatları ve istikrar kazanmaya başlayan kur dikkate alındığında, petrol fiyatları üzerindeki baskının yakında tersine dönmesi beklenebilir.
Diğer yandan, dünya piyasalarında, ülkemizde de çok tartışılan bitkisel yağ fiyatlarındaki artış yüzde 70’i, şeker fiyatlarındaki artış yüzde 50’yi, tahıllardaki artış yüzde 32’yi bulmuştur. Market raflarındaki artışın bir kısmının kaynağı bu küresel fiyatlandırmalardandır. Ancak, bazı ürünlerdeki artışların ne küresel emtia ve enerji fiyatlarıyla, ne kurdaki dalgalanmayla izah edilemeyecek derecede fahiş olduğunu görüyoruz. Bu konunun takipçisi olmaları ve gereken işlemleri yapmaları için ilgili tüm kurumlarımıza talimatlarımızı verdik. Aynı kapsamda stokçuluk yapanlara uygulanacak cezaları artıran bir kanun değişikliği de Meclisimizin gündeminde bulunuyor. Tüm bunlara rağmen, dünya ekonomisiyle entegre piyasaya sahip bir ülke olarak fiyat artışlarından ister istemez biz de etkileniyoruz.
“ENFLASYONU TEKRAR TEK HANELİ RAKAMLARA GERİLETMEKTE KARARLIYIZ”
Hiç şüphesiz fiyat artışları ülkemize mahsus bir durum da değildir. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tamamı enflasyon rakamlarında çok ciddi artışlarla karşı karşıyadır. Amerika son 40 yılın, Almanya ve İspanya son 30 yılın, İngiltere ve İtalya son 10-12 yılın, Avrupa’nın geneli avro bölgesinin kuruluşundan beri en yüksek enflasyon rakamlarının sancısıyla kıvranmaktadır. Üstelik tüketici fiyat endeksinde üretici fiyat endeksinin katbekat fazlası olarak gerçekleşen artışlar bu sancının devam edeceğini gösteriyor. Diğerleri gibi ülkemizin önünde de bir enflasyon gerçeği vardır. Bugün 2021 yılı enflasyonumuz yüzde 36 olarak açıklandı. Öncelikle her ne sebeple olursa olsun vatandaşlarımızın böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmasından dolayı üzüntülüyüz. Türkiye tarihinde enflasyonla en büyük mücadeleyi veren, enflasyonu en düşük seviyelere indiren yönetim biziz. Ülkemizde yüzde altılara kadar indirdiğimiz enflasyonun boynunu kırarak en kısa sürede tekrar tek haneli rakamlara geriletmekte kararlıyız.
Enflasyon oranının bu derece yüksek çıkmasında küresel emtia fiyatlarındaki ve üretim maliyetlerindeki artışın ötesinde döviz kurundaki dalgalanmanın da etkisinin olduğunu biliyoruz. Döviz kurundaki köpüğü aldığımızda nasıl daha gerçekçi bir tablo önümüze çıktıysa, enflasyonda da bunu yapacağız. Döviz kuru üzerinden ilk büyük saldırıya maruz kaldığımız 2018’de de yüzde 20’yi aşan bir enflasyonla benzer bir tablo yaşamıştık, takip eden yılda ise enflasyonu neredeyse yarı yarıya düşürmüştük; inşallah bu yıl da enflasyonu çok daha fazlasıyla gerileteceğiz.
Bununla beraber, hiçbir vatandaşımızı fiyat artışlarının yükü altında bırakmadık, bırakmayacağız. Çalışanlar başta olmak üzere vatandaşlarımızın gelirlerini enflasyonun altında ezdirmeyecek özel tedbirler aldık ve bu tedbirleri almaya da devam ediyoruz. Asgari ücrette yaptığımız yüzde 50’lik artış bunun örneklerinden biridir. Yeni asgari ücretle işçilerimizin gelirlerinde enflasyon oranının çok üzerinde bir artışı gerçekleştirdik. Bu düzenleme asgari ücrete endeksli işsizlik maaşı, evde bakım ücreti, 65 yaş aylığı, iş göremezlik ödeneği gibi pek çok rakamı da aynı oranda artırmıştır.
Memurlarımızın maaşlarında Temmuz-Aralık ayı enflasyon farkı ve toplu sözleşme gereği olarak toplamda yüzde 28 oranında bir artış yapıldı. Bununla kalmadık, memurlarımızın Ocak ayındaki yüzde 5’lik toplu sözleşme dönem zammını yüzde 2,5 artışla yüzde 7,5 olarak uygulama kararı aldık. Böylece memurlarımızın maaş artış oranını yüzde 30,5’a çıkartarak onlara ilave bir sosyal destek sağlamış oluyoruz.
Aile yardımları da çalışmayan eş için 521 lira, 6 yaşından küçük çocuklar için 115 lira, 6 yaşından büyük çocuklar için 57 lira olarak güncellenmiştir. Tabi bu rakamlara memur maaşlarının asgari ücret kadarki kısmının gelir ve damga vergilerinden muaf tutulmasıyla ortaya çıkan ve 288 liraya kadar ulaşan artışları da ilave etmek gerekiyor.
Şimdi geldik emeklilerimize, bugün herhalde ağırlıklı olarak o bekleniyor.
Emeklilerimizin maaşlarında ise genel olarak enflasyon oranı kadar artış zaten yapıyoruz. Buna ilave olarak, düşüm maaş alan emeklilerimizle ilgili yeni bir alt sınır belirledik, yeni düzenlemeye göre hiçbir emeklimiz 2500 liranın altında maaş almayacak. Böylece aylık geliri 1500 liradan başlayan 1 milyon 266 bin emeklimizin maaşlarını 2500 liraya yükseltmiş oluyoruz. Temmuz ayında hem memurlarımızın, hem emeklilerimizin maaşlarına yapılacak yüzde 7 toplu sözleşme artışına ilave olarak şayet gerekiyorsa enflasyon farkı da ilave edilecektir.
Bugün buradan bir kez daha Türkiye’nin demokratik ve ekonomik kalkınmasında attığımız tarihî adımları, yeni ekonomi programımızı başarıyla neticelendirerek taçlandırmanın sözünü veriyoruz.
Yatırımıyla, istihdamıyla, üretimiyle, ihracatıyla, cari dengesiyle hedeflerine ulaşmış, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmuş Türkiye’ye hiç olmadığı kadar yakınız. Geçmişte bu tür kritik dönemlerde ihtiyacı olan atılımları tek parti faşizmin çarpık uygulamalarıyla, darbelerle, vesayetin oyunlarıyla, siyasi istikrarsızlıkla, terörle ve daha pek çok tuzakla kaçırmış bir ülkeyiz. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle inşallah bu defa tarihi tekerrür etmeyecek, aynı hüzünlü tabloyla karşılaşmayacak, aynı bedelleri ödemeyeceğiz, çünkü bu defa ibret alacağımız muazzam birikimler ve asla vazgeçemeyeceğimiz muazzam kazanımlarla yolumuza devam ediyoruz. Son 20 yılda milletimizle birlikte pek çok sınamadan anlımızın akıyla geçtik. Vesayetin gücünü beraber törpüledik. Kalkınma altyapımızı beraber güçlendirdik. Demokrasimizin standartlarını beraber yükselttik. Her bir insanımızı kucaklayan hak ve özgürlükleri beraber genişlettik.
Şu anda ekranları başında bizi izleyen milletime özellikle sesleniyorum; biz size aşığız, biz sizin dertliniz olan bir iktidarız ve biz terör örgütlerine karşı olan mücadelemizi bu can bu tende oldukça sonuna kadar vermekte kararlıyız. PKK’sından FETÖ’süne tüm terör örgütlerinin başını hep birlikte ezdik.
Küresel yönetim sisteminin çarpıklıklarına beraber başkaldırdık. Sınırlarımıza kadar dayanan emperyalist hevesleri beraber kursaklarında bıraktık. Darbecilere karşı sokakta beraber direndik. Ülkemizin karada, denizde, havada, her alandaki menfaatlerini her yerde beraber müdafaa ettik. Şimdi de aynı başarıyı ekonomideki hedeflerimiz ulaşarak inşallah yine beraberce göstereceğiz.
Yaptığımız hiçbir fedakârlığın, çektiğimiz hiçbir sıkıntının, akıttığımız her damla alın terinin, yüreğimizde büyüttüğümüz her umut katresinin boşa gitmediğini, gitmeyeceğini beraberce göreceğiz bir döneme giriyoruz. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sarılalım. Yeter ki 2023 hedeflerimize, 2053 vizyonumuza sıkı sıkıya sahip çıkalım. Yeter ki yalana, iftiraya, fitneye, fesada, hasede, kifayetsiz muhterislerin hezeyanlarına kapılarımızı kapatalım. Emin olun, nasıl bugünkü Türkiye 20 yıl önceki Türkiye’nin fersah fersah ilerisindeyse, çok değil iki yıl, beş yıl, 10 yıl sonrasının Türkiye’si de bugünden çok daha ileride olacaktır. Biz ömrümüzü hizmetine adadığımız 84 milyon insanımızın her birine güveniyoruz. Sizlerin de bize güvenmeye devam etmesini istiyoruz. Rabbim hepinizden razı olsun.
“TEDBİRLERE DAHA FAZLA RİAYET EDEREK YÜZ YÜZE EĞİTİME DEVAM EDECEĞİZ”
Koronavirüs salgını yeni varyantlar, yeni tehditlerle insanlığı tehdit etmeye, hayatı etkilemeye devam ediyor. Şimdi de salgın Omicron varyantıyla tekrar kapımıza dayandı. Her ne kadar hasta sayılarımızda artış yaşansa da, hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayılarımızda hamdolsun henüz endişe edilecek bir durum gözükmüyor. Yerli ve millî aşımız TURKOVAC’ı da milletimizin hizmetine sunduğumuz bir dönemde artık salgına karşı çok daha güçlü, çok daha etkin, çok daha hızlı harekete geçirebileceğimiz korunma araçlarına sahibiz. Milletimden “TMM” diye ifade ettiğimiz, temizlik-maske-mesafe üçlüsünden oluşan salgın tedbirlerine riayet hususunda biraz daha sabır, biraz daha dikkat istiyorum. Özellikle kapalı ve kalabalık yerlerde bu tedbirlere ne kadar riayet edersek hem kendimize, hem sevdiklerimize sorumluluğumuzu o derece yerine getirmiş oluruz.
TURKOVAC’ın kademe-kademe ülke genelinde hizmete sunulduğu bir dönemde bu konuda tereddütte olan vatandaşlarımızın da hızla aşılarını yaptıracaklarına veya tamamlayacaklarına inanıyorum.
Eğitim, her dönemde olduğu gibi salgın sürecinde de önceliklerimizin en başında yer almayı sürdürüyor. Dünyanın salgında okulların ilk açılması ve son kapatılması gereken yerler olduğu konusunda mutabık kaldığını görüyoruz. Ülkemizdeki öğretmenlerin en az iki doz aşılanma oranları, bugün itibariyle İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin de üzerindedir. Tedbirlere daha fazla riayet ederek yüz yüze eğitime devam edeceğiz. Öğrencilerimizden tek isteğimiz, eğitim-öğretimlerini en güzel şekilde yürüterek kendilerine, ailelerine ve ülkelerine hayırlı birer evlat olarak yetişmeleridir.
Bunun yanında hükûmetlerimiz döneminde sayılarını 500 binlerden 1,2 milyonlara ulaştırdığımız öğretmenlerimizi desteklemeyi de sürdürüyoruz. Bilhassa öğretmenlerimizin mesleki gelişmelerine önem veriyoruz. Nitekim geçtiğimiz yıl bakanlığımızın düzenlediği eğitimlere bir önceki yıla göre yüzde 134’lük artışla 2 milyon 773 bin öğretmenimiz katıldı. Öğretmen başına 93,4 saatlik eğitimle son 5 yılın en yüksek seviyesini yakaladık. İnşallah 2022 yılında bu oranı çok daha artıracağız.
Geçtiğimiz yılsonu itibariyle ülkemizde kütüphanesiz okul bırakmadık. Buralardaki kitap sayısını da 2022 sonuna kadar 100 milyona çıkarmayı planlıyoruz.
Uzun yıllardan beri dillendirilen, bir özlem olan öğretmenlik meslek kanunuyla ilgili hazırlık 2021 yılının son günü Meclis’e teslim edildi. Bu kanun çıktığında Türkiye eğitim-öğretim tarihinde çok büyük bir adımı da atmış olacağız.
Aralık ayının son haftasında Meclis’imizde 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda iki önemli değişiklik yapıldı. Buna göre, mesleki eğitim merkezlerine devam eden öğrencilerin her ay aldıkları asgari ücretin üçte biri kadar ücreti artık biz ödeyeceğiz. Üçüncü yılın sonunda, kalfaların aldıkları ücreti de iyileştirerek asgari ücretin üçte biri değil yarısı kadar ücret alabilmelerini sağladık. Bu düzenlemeler öğrenci sayılarına da hemen yansıdı. Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayımız 159 binden 235 bine yükseldi. Hedefimiz, bu yılsonuna kadar mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısını 1 milyona çıkarmaktır. Böylece mesleki eğitim üzerinden istihdamı arttırırken, 28 Şubat katsayı uygulamasının mirası olan yetişmiş eleman bulamama sorununu da tarihin çöplüğüne atıyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 yılı ihracat rakamlarının açıklanması programında yaptığı konuşmada, “Yılın tamamında ihracat rakamlarında Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attık. 2024 yılı mal ihracatımız, 2023 yılına göre yüzde 2,5 oranında artarak 262 milyar dolara çıktı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) iş birliği ile Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen 2024 yılı ihracat rakamlarının açıklanması programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programdaki konuşmasında, katılımcıları selamlarken iş dünyasının, Türk milletinin, dost ve kardeş halkların yeni yılını tebrik etti.
Katılımcıların 1 Ocak itibarıyla başlayan üç aylarını da tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabb’im bizleri Ramazan-ı Şerif’e de sağlık ve afiyetle kavuştursun diyorum” ifadesini kullandı.
“GAZZE MEZALİMİ İÇİMİZDE BÜYÜK BİR YARA OLARAK 2024 SENESİ BOYUNCA DA KANAMAYA DEVAM ETTİ”
Gazze ve Lübnan başta olmak üzere Türkiye’nin yakın çevresinde savaşların, katliamların ve çatışmaların eksik olmadığı zorlu bir yılın geride bırakıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tüm dünyanın gözleri önünde 15 aydır devam eden ve 50 bin masumun hayatına mal olan Gazze mezalimi içimizde büyük bir yara olarak 2024 senesi boyunca da kanamaya devam etti. 2024’ün son haftalarında Suriye’ye doğan özgürlük ve adalet güneşinin 2025 senesinde savaş uçaklarının kararttığı Gazze semalarında da sökün etmesini yürekten temenni ediyoruz. Suriye’de 13 yıl boyunca olduğu gibi 7 Ekim 2023’ten beri maruz kaldıkları zulüm karşısında Filistinli kardeşlerimizi de yalnız bırakmadık. Çeşitli kanallardan gönderdiğimiz 100 bin tonluk insani yardımla Gazzeli mazlumların yükünü bir nebze olsun hafifletmeye çalıştık. Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması için diplomatik alanda yürütülen tüm çabalara hem destek verdik hem de öncülük ettik. İsrail’le ticari işlemleri tamamen durduran tek ülke yine Türkiye olmuştur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca Filistin Serbest Ticaret Anlaşması’nı genişletme müzakerelerini tamamlayarak hem Filistin halkının alınan karardan zarar görmemesini temin ettiklerini hem de kendilerine ilave katkılarda bulunduklarını kaydetti.
Kış mevsiminin bastırmasıyla insani felaketin ağırlaştığı Gazze’de tek bir masumun daha hayattan kopartılmasına tahammülleri olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu anlayışla katliamların bir an önce durması ve kalıcı barışa giden yolun önünün açılması için yoğun gayret sarf ediyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde çok yönlü yürüttüğümüz bu çabalarımızın müspet sonuçlarını görmeyi ümit ediyoruz. Filistin halkıyla dayanışma adına hükûmetimizin aldığı bu karara destek veren iş dünyamızın tüm temsilcilerine bir kez daha şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. İçeriden ve dışarıdan gelen bütün eleştirilere rağmen nasıl Suriye’de haklı çıkan biz olduysak Gazze krizinde de tarih haklılığımızı teyit edecek, Türkiye’nin adaletten, barıştan ve merhametten yana olan tavrının isabetli olduğunu görecektir. Allah’ın izniyle bundan en küçük bir şüphe duymadık ve duymuyoruz.”
“ENFLASYONLA MÜCADELE DÜNYADA GEÇEN YILA DAMGASINI VURDU”
Her yıl, bir önceki yılın dış ticaret rakamlarını değerlendirmenin iktidarlarının âdeta bir geleneği hâline geldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karnemizi önümüze koyduğumuz, başarılarımızın ve eksiklerimizin muhasebesini yaptığımız bu toplantılarımıza büyük önem veriyoruz. Bunu, aynı zamanda halka hesap verme prensibimizin asli bir unsuru olarak görüyoruz. Bu gelenek inşallah bundan sonra da devam edecek” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her yıl artan dış ticaret rakamlarının bir tarafında hükûmetin, diğer tarafında özel sektörün bulunduğunu belirterek fedakârca çalışarak Türk ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştıran ihracatçıları ve iş dünyasının elçilerini tebrik etti.
“BÖLGEMİZDE YAŞANAN BÜTÜN ZORLUKLARA RAĞMEN TÜRKİYE HEDEFLERİNE DOĞRU EMİN ADIMLARLA İLERLEMEKTEDİR”
2024 yılında Türkiye’nin dış ticaret alanında yakaladığı ivmeyi tüm yönleriyle inceleyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dış ticaret rakamlarının objektif değerlendirmesini yaparken şu noktanın gözden ırak tutulmaması gerektiği kanaatindeyim. Türkiye olarak özellikle bölgesel gelişmeler bağlamında belirsizliklerle dolu son derece sancılı ve sarsıntılı bir yıl geçirdik. Karadeniz’den komşularımız olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, kimi zaman çok tehlikeli boyutlara vararak 2024 yılında da devam etti. Koronavirüs sürecinde geçici denilerek devreye alınan korumacı tedbirler maalesef geçen yıl da küresel ticareti olumsuz etkilemeyi sürdürdü. Tüketim, üretim ve enflasyon gibi temel ekonomik göstergelerde salgınla beraber başlayan bozulmanın üstesinden henüz gelinemedi. Jeopolitik gerilimler, siyasi çalkantılar ve henüz tam istenilen seviyelere gelinemeyen enflasyonla mücadele dünyada geçen yıla damgasını vurdu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 senesinde nispeten daha iyi bir yıl beklenildiğini, 2025’te küresel iktisadi faaliyetin toparlanmakla birlikte salgın öncesi ortalamalarının altında seyredeceğinin anlaşıldığını vurgulayarak, OECD’nin tahminlerine göre dünya ekonomisinin 2024 yılını yüzde 3,2’lik büyümeyle kapatacağının, 2025 yılında ise yüzde 3,3’lük bir büyüme oranına ulaşacağının öngörüldüğüne değindi.
ABD ekonomisinin sırasıyla yüzde 2,8 ve yüzde 2,2 oranında, Avro Bölgesi’nin ise yüzde 0,8 ve yüzde 1,2 oranında büyümesinin beklendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “En büyük ticaret ortağımız olan Almanya’daki olumsuz görünümün bizim açımızdan Avro Bölgesi için önemli bir risk unsuru teşkil etmektedir. Ama kendimize yeni pazarlar, yeni ticaret ortakları bularak inşallah bu riski de minimize etmeye çalışacağız. Genel tabloya baktığımızda, şunu net bir şekilde görebiliyoruz. Küresel mal ve hizmet ticareti 2025 yılı için olumlu sinyaller vermesine karşın çözüme kavuşturulamayan sıcak çatışmalar ve jeopolitik gerilimler sebebiyle daha tedbirli, temkinli hareket etmemizi elzem kılmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ekonomide ve bölgede yaşanan bütün bu zorluklara rağmen Türkiye’nin hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlediğini belirtti.
“İSTİHDAM SON BİR YILDA 1 MİLYON 31 BİN KİŞİ ARTTI”
Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejisiyle yeni başarı hikâyeleri yazmaya devam edeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu verileri paylaştı: “2024 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 2,1 oranında büyüme kaydeden ekonomimiz tam 17 çeyrektir, kesintisiz büyüyor. Böylece yılın ilk 9 ayında yüzde 3,2 oranında büyüme oranına ulaştık. 2023 yılında 1 trilyon 130 milyar dolar olan ekonomimiz 2024 yılının üçüncü çeyreğinde yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 260 milyar doları buldu. 2023 yılında 13 bin 243 dolar olan kişi başına gelirimizin 2024 yılında 15 bin doları aşmasını, 2025 yılında ise 17 bin dolar seviyesinin üzerine çıkmasını bekliyoruz; nereden nereye. 2025 yılı için net ihracat ve sabit sermaye yatırımlarının da desteğiyle yüzde 4 büyüme oranına ulaşmayı hedefliyoruz. Üretimin güçlü etkilerinin son açıklanan istihdam verilerine de yansıdığını memnuniyetle ifade etmek isterim. İstihdam son bir yılda 1 milyon 31 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı ekim ayında 32 milyon 970 bin kişiye ulaşarak tarihin en yüksek seviyesini gördü. Ocak-Ekim 2024 döneminde, işsizlik oranımız ortalama yüzde 8,8 oranıyla son 23 yılın en düşük düzeyine inmiştir. Erkeklerde yüzde 6,6 ile yine işsizlikte tarihimizin en iyi oranını yakaladık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 yılı haziran ayında başlayan ve enflasyonla mücadelede sağlam bir zemin oluşturmayı amaçlayan geçiş sürecinin 2024 yılı haziran ayı itibarıyla sona erdiğini, ikinci aşama olan dezenflasyon sürecinin başladığını dile getirdi.
“2025 YILINDA DA ENFLASYON ORANIMIZ İLAN EDİLEN SEVİYELERDE GERÇEKLEŞECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sabah TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılına ait enflasyon verilerinin uyguladıkları politikaların doğruluğunu teyit ettiğini belirterek, “Enflasyon aralıkta aylık bazda yüzde 1,03 olurken yıllık bazda yüzde 44,38’e gerilemiştir. Yıllık enflasyon 2023 sonuna göre 20 puan, 2024 Mayıs ayındaki zirve seviyesine göre 31 puan düşmüştür. 2025 yılında da enflasyon oranımız orta vadeli programla ve enflasyon raporunda ilan edilen seviyelerle uyumlu şekilde gerçekleşecektir. Bu umut verici gelişmelerin arkası inşallah gelecek” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, piyasaların hükûmete, politikalara, ekonomi programına ve tüm bunlarla birlikte Türk ekonomisinin güçlü potansiyeline güvendiğini vurguladı.
Bu konuda ihracatçıların desteğinin çok kıymetli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek ihracatımızı hedeflerimizle uyumlu bir şekilde artırmaya gerekse enflasyonu tekrar tek haneli rakamlara düşürmeye katkıda bulunmak için iş dünyamızın tüm paydaşlarından samimi destek bekliyoruz” diye konuştu.
“İHRACATÇILARIMIZIN MESELELERİYLE İLGİLENDİK”
Türkiye’yi çok farklı seviyeye taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracatçılar ve iş insanlarıyla yüzlerce seyahate çıkıp dünyayı adeta karış karış dolaştıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittikleri her yerde Türkiye’nin potansiyelini, gücünü ve imkânlarını devlet adamlarına ve iş dünyasının temsilcilerine birlikte anlattıklarını kaydederek, “Büyük-küçük ayrımı yapmadan ihracatçılarımızın meseleleriyle ilgilendik. Gümrük işlemlerinden vize sorunlarına, alacak tahsilatından serbest ticaret anlaşmalarına kadar her alanda çözümler ürettik. Zorluklarla karşılaşsak da hep yeni yollar, yöntemler ve pazarlar bulduk” diye konuştu.
Afrika ve Latin Amerika açılım politikaları sayesinde Türk iş dünyasının bu coğrafyalarda da engelleri aşarak güçlü varlık göstermeye başladığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün hamdolsun dünyanın her köşesinde ihracattayız. İhracat, Türk ekonomisinin amiral gemisi vasfını hâlen koruyor. Nitekim 2024 yılının ihracat rakamlarına baktığımızda bunu net şekilde görebiliyoruz” ifadesini kullandı.
“2024’TE AVRUPA BİRLİĞİ’NE İHRACATIMIZ YÜZDE 4,2 ARTIŞLA 108,7 MİLYAR DOLARA ULAŞMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıla ait dış ticaret verilerine değinerek şunları paylaştı: “Öncelikle 2024 yılı aralık ayında ihracatımız yüzde 2,2 artışla 23,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Böylece aralık ayı aylık ihracat rekorunu kırdık. İthalatımız ise yüzde 11,1’lik artışla 32,3 milyar dolar oldu. Yılın tamamında ihracat rakamlarında Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attık. Biraz evvel ifade ettiğim olumsuzluklara rağmen 2024 yılı mal ihracatımız, 2023’e göre yüzde 2,5 oranında artışla 262 milyar dolara çıktı. Ayrıca son 19 ayın 12’sinde o ayın ihracat rekorunu kırdık. 2024 yılı ocak-aralık döneminde 31 ilimiz 1 milyar doların üzerinde ihracat yaparken, 54 ilimiz de ihracatını artırmıştır. En fazla ihracat yapan 5 ilimiz sırasıyla 56,8 milyar dolarla İstanbul, 32 milyar dolarla Kocaeli, 23,8 milyar dolarla İzmir, 18,2 milyar dolarla Bursa ve 13,2 milyar dolarla Tekirdağ’dır. 2024 yılı genelinde ise ithalatımız yüzde 4,9 düşüşle 344,1 milyar dolara inmiştir.”
Geçen yıl dış ticaret dengesinde olumlu kazanımlar elde ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “2023’te 106,3 milyar dolar olan dış ticaret açığını, 2024’te 82,2 milyar dolara kadar indirdik. Yani 2024’te dış ticaret açığını tam 24 milyar dolar düşürdük. 2024’te ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 5,5 puan artışla yüzde 76,1’e yükseldi. Bu oran, göreve geldiğimiz 2002 yılında sadece yüzde 50 civarındaydı. 2024 yılında ihracatımızda kıymet bazında artışta öne çıkan ilk üç ülke ise yüzde 22,2 artışla Birleşik Krallık, yüzde 9,9 artışla Amerika Birleşik Devletleri ve yüzde 52’lik artışla Suudi Arabistan olmuştur. 2024 yılında Avrupa Birliği’ne ihracatımız yüzde 4,2 artışla 108,7 milyar dolara ulaşmıştır. Avrupa Birliği’nin son 12 ayda ithalatının yüzde 7,5 gerilediği bir ortamda, ülkemizin bu pazara ihracatının artması çok mühimdir. Ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerine ihracatımız yüzde 6,1 artarak 70,1 milyar dolara, Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerine yüzde 12,9 artışla 11,1 milyar dolara yükselmiştir.”
“EKONOMİMİZ DAHA DENGELİ BÜYÜME TRENDİNDE İLERLEMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İhracatın değer bazında en çok arttığı ilk üç fasılaya şöyle bir baktığımızda motorlu kara taşıtlarında yüzde 5,3 artışla 32,5 milyar doları, demir ve çelikte yüzde 15,1 artışla 10,2 milyar doları, elektrikli makine ve cihazlarda yüzde 6,4 artışla 16,4 milyar doları yakaladığımızı görüyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Üretimdeki orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün katkısının altını çizmek istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2024 yılında yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı, kıymet bazında tam yüzde 19 oranında artışla 8,8 milyar dolara yükselmiştir. Orta-yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı ise yüzde 2,8 artışla 92,4 milyar dolara ulaşmıştır. 2022’de yüzde 36,9 olan orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının payı 2023’te yüzde 40,4’e, bu yıl yüzde 41’e çıkmıştır. Bu durum, ürünlerimizdeki nitelik artışının önemli işaretidir. Döviz ihtiyacımız azalırken makroekonomik istikrarımız güçlenmekte, dolayısıyla ekonomimiz daha dengeli büyüme trendinde ilerlemektedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracat rakamlarının ülke, millet ve ekonomi için hayırlara vesile olmasını temenni ederek, “Bu başarının altında fabrikalarda alın teri döken işçiden ustabaşına, atölyelerde emek veren çıraktan kalfaya, insanımıza istihdam kapısı olan işveren ve yatırımcıdan ürünlerimizi dünyayla buluşturan ihracatçılarımıza kadar herkesin imzası vardır. Tabii bu rekor ihracat rakamlarına, kadınların yüzde 20’nin üzerinde katkı yaptığını memnuniyetle belirtmek isterim. Başta kadınlar olmak üzere bütün ihracatçılarımızı ve emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mal ihracatı gibi hizmet ihracatında da hedeflerini aşmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını söyledi.
2024 yılında hizmet ihracatı hedeflerinin 110 milyar dolar olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yılın ilk 10 ayında 97,1 milyar dolar hizmet ihracatına ve 54 milyar dolar hizmet ticareti fazlasına ulaştık. Yıllıklandırılmış olarak bakıldığında, ekim ayı itibarıyla gerçekleştirdiğimiz 112,5 milyar dolar hizmet ihracatı ile hedefimiz olan 110 milyar doların üzerine çıktık” diye konuştu.
Gerek mal ticaretinde gerçekleşen performansın gerekse hizmetlerin güçlü katkısının cari işlemler dengesine olumlu yansıdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Cari işlemler hesabı 5 yıl sonra ilk kez son 5 aydır aylık bazda fazla vermiştir. 2024 yılı sonunda cari işlemler açığının geçen yılki 40,4 milyar dolardan 10-11 milyar dolar seviyesine kadar gerileyeceği anlaşılıyor. Böylece 2024 yılında cari işlemler açığının millî gelire oranının yüzde 1’in altında kalacağına inanıyoruz. Hep söylediğim gibi bu başarılar yalnızca birer başlangıç noktasıdır. Çok daha büyük başarılara ulaşmak için durmadan, yorulmadan, yandık-bittik diyen felaket tellallarına aldırmadan çalışmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ekonomisinin kıvanç kaynağı olan ihracatçıların dün olduğu gibi yarın ve daima yanlarında olacaklarını dile getirerek, “2024 yılında mal ve hizmet ihracatçılarımıza toplam 24,7 milyar lira destek sağladık. İhracat desteklerine tahsis ettiğimiz bütçeyi 2025 yılında 33 milyar liraya çıkartıyoruz” ifadelerini kullandı.
İhracatçıların finansmana erişimini kolaylaştırmak için devletin ilgili tüm kurumlarının ortak çaba harcadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, finansmanda sadece Eximbank’la yetinmediklerini, İhracatı Geliştirme Anonim Şirketiyle önemli bir adım atarken, kefalet sistemiyle de teminat sorununa çözüm getirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkez Bankamız finansmana erişimi desteklemek amacıyla reeskont kredilerinin günlük limitini 13 kat artışla 4 milyar liraya çıkardı. Merkez Bankası son 1 yılda 573 milyar liralık reeskont kredisi kullandırdı” dedi.
“DESTEK SÜREÇLERİNİ HIZLANDIRMAYI AMAÇLIYORUZ”
Türkiye’yi daha güçlü, rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturmak için yoğun çaba içinde olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ticaret Bakanlığımızca ‘2025 Yılı İhracat Planı’ çalışmalarını da başlatmış bulunuyoruz. İhracatçılarımızın yurt içi ve yurt dışı fuar katılımlarına yönelik desteklerin kapsamını genişletmeyi, desteklere erişimini kolaylaştırmayı ve destek süreçlerini hızlandırmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
Sadece 2024 yılının değerlendirmesini yapmadıklarını, aynı zamanda 2025’in de hedeflerini belirlediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Geçtiğimiz sene, 2024 yılı mal ve hizmet ihracatı için sizlere 375 milyar dolar hedefini koymuştum ve hamdolsun size olan güvenimi boşa çıkarmadınız. 2025 yılında mal ve hizmet ihracatı olarak toplamda 390 milyar doları geçeceğimize inanıyorum. Önümüzdeki yıl, hedeflerimizi de aşan bir ihracat rakamına ulaşacağınız konusunda Cumhurbaşkanınız olarak ben sizlere güveniyorum.”
Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamının ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ticaret Bakanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ve ticaretin artırılması için özveriyle çalışan herkesi tebrik etti.
“Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştüreceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında şunları kaydetti:
“Aziz milletim, hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün 2024’e veda ediyor, yeni umut, beklenti ve hayallerle 2025 senesini karşılıyoruz. Öncelikle yeni miladi yılın ülkemiz, milletimiz, gönül coğrafyamız ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
“BİRBİRİMİZE DAHA SIKI KENETLENECEĞİZ”
Geçtiğimiz yıl boyunca istiklal ve istikbalimiz uğrunda toprağa düşen tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Millet olarak 2025 yılında birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı, inşallah, daha da güçlendirecek, birbirimize daha sıkı kenetleneceğiz.
Geride bıraktığımız 2024 senesi, ülkemiz içinde ve bölgemizde pek çok kritik gelişmeye sahne oldu. Mahallî idareler seçimlerini, tam bir demokrasi şöleni havasında, Türk demokrasisinin olgunluğunu tüm dünyaya yeniden gösterdiğimiz bir iklimde, hamdolsun, başarıyla gerçekleştirdik.
Milletimizin iradesi sandıkta özgürce tecelli ederken, kazanan demokrasimizle birlikte yine 85 milyon vatandaşımızın tamamı oldu. Tercihleri ne olursa olsun, seçim sandıklarını birer bayram yerine çeviren vatandaşlarıma bugün bir kez daha teşekkür ediyorum.
Seçimlere ve bölgemizde patlak veren yeni krizlere rağmen, kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programımızın meyvelerini toplamaya başladık. İstihdamda, ihracatta, üretimde, turizmde, savunma sanayiinde ve diğer alanlarda çok önemli başarılara imza attık.
Deprem bölgemizi yeniden ayağa kaldırma çalışmalarımızda ciddi mesafe katettik. Yeni yılda bu çalışmalar daha da hızlanacak.
Enflasyondaki düşüşün, özellikle yılın son aylarında, artarak devam etmesi 2025 yılı hedeflerimize ulaşacağımızı teyit ediyor. Vatandaşımızın refah kaybını telafi edecek, alım gücünü artıracak politikalara ağırlık vermek suretiyle, inşallah, daha iyi yerlere geleceğiz.
“HEDEFLERİMİZE ULAŞACAĞIZ”
Konut, kira ve gıda başta olmak üzere fahiş fiyatlarla milletin ekmeğine göz diken fırsatçılarla mücadelemizi, 2025 senesinde de kararlılıkla devam ettireceğiz.
Vatandaşlarımdan, geçmişte Türkiye’ye çok ağır faturalar ödetmiş popülist söylemlere prim vermemelerini özellikle istirham ediyorum.
Son 22 yılda bu ülkenin ve milletin tüm meselelerini nasıl biz çözdüysek, ekonomideki konjonktürel sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Doğru yoldayız, Allah’ın izniyle hedeflerimize de ulaşacağız. Sizlerden sadece biraz daha sabır, metanet ve anlayış istiyoruz.
“YENİ DÖNEMİN SURİYE’DE KALICI İSTİKRARA KAPI ARALAMASI İÇİN GEREKEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLAYACAĞIZ”
Aziz milletim, 2024 senesinin son haftaları köklü tarihî, beşerî ve komşuluk ilişkilerimizin bulunduğu Suriye’de yeni bir dönemin kıvılcımı oldu. Yeni dönemin Suriye’de kalıcı barışa, huzura, istikrara ve ekonomik refaha kapı aralaması için gereken her türlü desteği sağlayacağız.
Suriye’de istikrar ortamı kök saldıkça inanıyorum ki, 13 yıldır vatan hasreti çeken Suriyeli muhacirlerin gönüllü geri dönüşü de kolaylaşacaktır. Bu süre boyunca ensar millet olmanın en güzel örneklerini sergileyen tüm vatandaşlarımdan Allah razı olsun” diyorum.
“GAZZE’DEKİ KATLİAMLARA İLK GÜNDEN İTİBAREN EN GÜÇLÜ TEPKİYİ VEREN ÜLKEYİZ”
Gazze’deki katliamlara ilk günden itibaren en güçlü tepkiyi veren, vicdanlı ve adaletli duruşunu her platformda ortaya koyan ülke konumundayız. Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında 15 aydır devam eden katliamların son bulması, burada da barışın tesisi için yoğun gayret sarf ediyoruz.
Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde özgür, egemen ve toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devletinin kurulması için 2025 yılında da tüm gücümüzle çalışacağız.
“TEMENNİMİZ, 2025 YILINDA KUZEYİMİZDE DE YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLAMASIDIR”
Her ikisi de Karadeniz’den komşumuz olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın adil bir barışla sona erdirilmesi önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Temennimiz, 2025 yılında kuzeyimizde de yeni bir dönemin başlamasıdır.
Sınırlarımız ötesinde bütün bu diplomatik hamleleri hayata geçirirken, ülkemiz içinde en önemli gündemimiz iç cephemizin tahkimatı olacaktır.
Türkiye Yüzyılı’nı, kardeşliğin yüzyılı yapmakta kararlıyız. Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz.
Bu çerçevede 2025 yılında milletimize inşallah yeni müjdeler vermeyi ümit ve arzu ediyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Rabbim bizleri hizmetkârı olmaktan şeref duyduğumuz aziz milletimize ve umudunu Türkiye’ye bağlamış yüz milyonlarca mazluma mahcup etmesin diyorum. Bu temennilerle yeni takvim yılının ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini diliyor, her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Yeni miladi yılınız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.