Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “NATO’ya üyelik başvurusunda bulunan ülkeler, tarihlerine bakarlarsa bizim doğudan gelen tehditlere karşı kendilerine de çok büyük katkılar sağladığımızı göreceklerdir. Bizim NATO’nun genişlemesi konusundaki yaklaşımımız bağnazlıktan veya düşmanlıktan değil, terörle mücadele konusundaki ilkeli tutumumuzdan kaynaklanıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Son Kabine Toplantımızın ardından ülkemiz ve milletimiz için hayırlı hizmetlere vesile olan programlara katıldık. Yabancı misafirlerimizi ağırladık, uluslararası gündemle ilgili kritik görüşmeler yaptık.
Kabine’nin ertesi günü 10 Mayıs’ta Danıştay’ımızın kuruluş yıl dönümü ve idari yargı günü vesilesiyle Adalet Teşkilatımızın güzide mensuplarıyla bir araya geldik.
Aynı gün Kazakistan Cumhurbaşkanı, değerli kardeşim Sayın Tokayev’i Külliyemizde misafir ederek iki ülke münasebetlerini geliştirilmiş stratejik ortaklık seviyesine yükselttik. Orta Asya’nın güçlü ve büyük devleti Kazakistan’ın sahip olduğu potansiyeli birlikte nasıl hayata geçiririz, bunu değerli kardeşim Tokayev’le değerlendirdik, hemfikir olduğumuzu görmekten de memnuniyet duydum.
Engeliler Haftası vesilesiyle 12 Mayıs’ta Millî Eğitim ile Gençlik ve Spor Bakanlığımızın birlikte düzenledikleri Özel Eğitim Okullarına Spor Malzemesi Dağıtım Töreni’nde engelli gençlerimizle buluştuk.
13 Mayıs’ta 39. vefat yıl dönümünde üstat Necip Fazıl Kısakürek’i bir kez daha rahmetle ve hasretle yâd ettik. Aynı gün Katar Emiri kardeşim Sayın Şeyh Temim ile bir araya gelerek iki ülke ilişkilerini değerlendirdik.
Ülkemizin gurur verici eserlerinden Rize-Artvin Havalimanı’nı Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Aliyev ve MHP Genel Başkanı, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı, Sayın Bahçeli ve Sayın Destici’yle birlikte 14 Mayıs’ta hizmete açtık. Böylece dünyada toplam beş tane olan deniz üzerine inşa edilmiş havalimanlarından ikincisini de ülkemize kazandırmış olduk. Rize-Artvin Havalimanı, 3 kilometrelik pisti, yıllık 3 milyon yolcu kapasitesi, yöreye özgü mimarisiyle Doğu Karadeniz’in ticareti ve turizmiyle gelişmesine inşallah önemli katkılar sağlayacaktır. Bir kez daha bu güzel havalimanının Rizeli ve Artvinli hemşehrilerim başta olmak üzere Karadeniz’e ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Geçtiğimiz Pazartesi günü Cezayir Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Tebbun’u ülkemize resmî ziyareti vesilesiyle Külliyemizde ağırladık. Sayın Tebbun’la iki ülke ilişkilerini Cezayir halkının kalbimizdeki müstesna yerine uygun bir seviyeye taşıma konusunda mutabık kaldık.
Salı günü Birleşik Arap Emirlikleri eski Devlet Başkanı Sayın Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan’ın vefatı sebebiyle bu ülkeye bir taziye ziyaretinde bulunmak üzere gittik. Kardeşi ve Abu Dabi Emiri Sayın Şeyh Muhammed bin Zayid’e başsağlığı ziyaretini gerçekleştirdik. Ziyaretimiz vesilesiyle hem taziyelerimizi ilettik hem de Devlet Başkanlığı görevine seçilen Şeyh Muhammed bin Zayid’e hayırlı olsun dedik.
Millî Mücadele’nin işaret fişeği olarak gördüğümüz 19 Mayıs’ta gençlerimizle ve başarılarıyla bizleri gururlandıran millî sporcularımızla Ankara’da coşkulu bir programla kucaklaştık.
Geçtiğimiz Cuma günü önce 127 yıllık çınar Darülaceze’mizin Sosyal Hizmet Şehri’nin temel atma törenine katıldık, ardından da Kolombiya Cumhurbaşkanı Sayın Marquez’le ailece bir araya geldik.
Cumartesi günü Adana’da stadın dışında ayrı on binlerle, içinde ayrı on binlerle kalplerimizi buluşturduğumuz partimiz tarafından muhteşem bir Gençlik Şöleni’ne iştirak ettik. Heyecanlarıyla, enerjileriyle, coşkularıyla, sevgileriyle, samimiyetleriyle bizlere unutulmaz saatler yaşatan gençlerimize şükranlarımı sunuyorum.
Tabii bu vesileyle Gençlik Şölenimizin ardından yaşanan elim trafik kazasından ve can kayıplarından duyduğum samimi üzüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum. Üç tane gencimizi Hakk’a uğurladık, kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerine, milletimize başsağlığı temennilerinde bulunuyorum. Gerek bu elim kazada vefat eden Sudenaz Akkuş, Ömer Faruk Küçük ve İlayda Karakoç’a, evlatlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, sevenlerine ve özellikle de camiamıza başsağlığı dileklerimi ifade etmek istiyorum. Bu arada 41 yaralı evladımıza da Rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum.
Kaza sonrasında acımızı paylaşan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim tüm evlatlarımızı her türlü kazadan, beladan, musibetten ve kötülükten muhafaza buyursun diyorum.
“BAŞARILARIN ARTARAK DEVAM EDECEĞİNE İNANIYORUM”
Bu vesileyle geçtiğimiz hafta Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası’nda beş altın, iki bronz madalyayla tarih yazarak dünya şampiyonu olan boksörlerimize yine şahsım, milletim adına tebriklerimi özellikle ifade etmek istiyorum.
Tekvando Avrupa Şampiyonası’nda dokuz altın, beş gümüş ve beş bronz olmak üzere toplamda 19 madalyayla takım hâlinde şampiyon olan tekvandocu ve para tekvandocularımızı da tebrik ediyorum.
Gençler Avrupa Şampiyonası’nda iki altın madalya kazanan kürekçilerimizi, basketbolda ikinci defa EuroLeague Şampiyonu olan Anadolu Efes Takımımızı, voleybolda Şampiyonlar Ligi Süper Finali’nde galip gelerek beşinci defa Avrupa Şampiyonu olan Vakıfbank Kadın Voleybol Takımımızı şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum.
Türkiye’ye bu gururları yaşatan sporcularımızın her birinin alınlarından öpüyorum. Ülkemize 20 yıldır kazandırdığımız altyapı tesislerinin ve kurduğumuz sporcu yetiştirme sisteminin meyveleri olarak gördüğümüz bu başarıların artarak devam edeceğine inanıyorum.
“YOKLAMA KAÇAĞI GENÇLERİMİZE BEDELLİ ASKERLİKTEN FAYDALANABİLME YOLUNU AÇIYORUZ”
Ayrıca, bugün sayıları 550 bini bulan yoklama kaçağı, bakaya gençlerimize de bir müjde vermek istiyorum. Yoklama kaçağı gençlerimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolunu açıyoruz. Kaçak yılına göre değişen oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz askerlik şubelerine başvurabilirler. Bakaya gençlerimizin sıkıntısına çözüm getiren bu uygulamanın hayırlı olmasını diliyorum.
Diğer yandan Kabine Toplantımızda açık cezaevlerindeki hükümlüler için belli şartlarda uygulanan ve 31 Mayıs’ta süresi sona eren kovid-19 izinleriyle ilgili de yeni bir değerlendirme yaptık. Buna göre açık cezaevlerindeki hükümlülerin kovid-19 izinlerini 31 Temmuz 2023 tarihine kadar uzatıyoruz. Meclisimizin bu hususta gereken yasal düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğine inanıyorum.
“GEÇTİĞİMİZ 20 YIL ESER VE HİZMET SİYASETİNDE ÜLKEMİZİN ALTIN ÇAĞI OLARAK TARİHTEKİ YERİNİ ALMIŞTIR”
Aziz milletim; Cumhuriyetimizin 100. yılını sıradan bir tarih geçişi olmanın ötesinde kazanımlarımızın ve hedeflerimizin muhasebe vesilesi, vizyonlarımızın nirengi noktası görüyor, hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Coğrafyamızdaki hâkimiyetimizin bininci yılına yaklaştığımız bir dönemde bu tür muhasebelere ve vites büyütmelere daha çok ihtiyacımız olduğu açıktır. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan Cumhuriyete miras kalan Anadolu’daki varlığımızı ilelebet kılmak için dünyanın ve bölgemizin değişen şartlarını iyi okumalı, kendimizi hep bu coğrafyanın üstünde konumlandırmalıyız. Aradan geçen bunca asra, yaşanan onca hadiseye rağmen bu toprakların hâkimiyetimizde olmasını hâlâ hazmedemeyenler olduğu gerçeğini biz değil karşımızdakiler sürekli hatırlatıyor. Osmanlı’nın yıkılışı ve Cumhuriyetin kuruluşu sürecinin her bir adımı, her bir gelişmesi bu hakikatin birer vesikasıdır. Bilhassa 18. yüzyıldan itibaren verdiği mücadelelerin yol açtığı tüm yorgunluğa, tüm yıpranmışlığa, ödediği onca bedele rağmen insanımızın Millî Mücadele’ye dört elle sarılmasının gerisinde de aynı bilinç vardır.
Başkomutanlığını Gazi Mustafa Kemal’in yaptığı Millî Mücadele’yi şanlı tarihimizin bu topraklardaki son devleti Cumhuriyet’le taçlandırmamız, milletimiz için yeni bir başlangıç anlamına gelmektedir. Cumhuriyet dönemi boyunca da hem geçmişten gelen yüklerin ağırlığı hem yeni devletimizin kuruluş sancıları sebebiyle demokratik ve ekonomik gelişim adımlarımızı epeyce yavaş atabildik. Buna rağmen önce çok partili siyasi hayata geçerek, ardından darbeler, siyasi istikrarsızlık ve terörle kesintiye uğrasa da kalkınma hamlelerimizi başlatarak kendimize yeni bir yol çizdik. Geçtiğimiz 20 yıl eser ve hizmet siyasetinde ülkemizin altın çağı olarak tarihteki yerini almıştır. Tüm bu arka plandan hareketle Cumhuriyetimizin 100. yılını Türkiye yüzyılı ülküsüyle başlattığımız büyük atılımın sembolü hâline getirmek istiyoruz.
İki asırlık demokrasi tarihimizin en köklü yönetim sistemi reformlarından olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni Türkiye yüzyılının girizgâhı ve garantisi olarak addediyoruz. Bu anlayışla Cumhurbaşkanlığı olarak İletişim Başkanlığımızın koordinasyonunda kapsamlı bir 100. yıl kutlama programı oluşturduk. Milletimize son iki asırda yaşadığımız kayıpları ve kazanımları hatırlatacak, ülkemize son 20 yılda nasıl çağ atlattığımızı gösterecek, Türkiye yüzyılı iddiamızı tüm boyutlarıyla ortaya koyacak bu programı ‘100 yılın işini 20 yıla sığırdık’ şiarıyla hayata geçireceğiz. Böylece Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yeni bir şevkle, yeni bir dinamizmle, yeni bir heyecanla başlamayı umut ediyoruz.
Tabii Cumhuriyetimizin 100. yılına atfettiğimiz 2023 hedefleri bizim için kısa vadeli atılımlarımızın ilk istasyonudur. Ardından fethin 600. yılına adağımız 2053 vizyonumuz geliyor. Bu vizyonu teknolojiden savunmaya, çevreden ulaştırmaya kadar tüm unsurlarıyla şimdiden şekillendirmeye başladık. Gençlerimize emanet edeceğimiz 2053 vizyonundan sonraki hayallerimizi ise Malazgirt Zaferi’nin bininci yılına atfettiğimiz 2071 vizyonumuzla taçlandıracağız. 2071 vizyonunu da bizden sonraki nesiller ete kemiğe büründürecek, altyapısını hazırlayacak, hedeflerini oluşturacaktır. Evet, görüldüğü gibi biz Türkiye’yi 2023’te hedefleriyle buluşturmanın, 2053 vizyonuna hazırlamanın, 2071 hayallerini şekillendirmenin peşindeyiz. Muhalefet ise maalesef 1908’in bir adım ötesine geçememiş bir ruh hâliyle istemezükcülük dışında herhangi bir hedefe ve vizyona sahip değildir.
“MİLLETİMİZİN DESTEĞİYLE MEVCUT SIKINTILARIN ÜSTESİNDEN YİNE BİZ GELECEĞİZ”
Bizim ülkemizde gerçekleştirdiğimiz büyük demokrasi ve kalkınma devriminin eksikleri, hatta hataları da olabilir. Bunları açık yüreklilikle ortaya koyacak, kazanımları kabul edip, eksikleri tamamlayacak bir muhalefetle her şeyi konuşmaya hazırız. Sorumluluğumuzun milletimize karşı olduğunun şuuruyla hayırda yarışan, eser ve hizmet siyasetini merkeze alan bir yönetim anlayışının gereklerini yerine getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Buna mukabil karşımızda sadece Türk milletinin bu coğrafyada yaşadığı en büyük felaketlerden birini sahiplenmenin ötesinde, siyaset ortaya koyamayan arkaik bir muhalefetimiz var.
Yapılan her yatırıma bir kulp takan, getirilen her hizmete, gerçekleştirilen her projeye karşı çıkan, fakat ortaya kayda değer herhangi bir program, hazırlık, teklif ve hatta hepsini geçtim niyet dahi koyamayan sığ bir muhalefetle karşı karşıyayız. Bizim referansımız geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eserler ve hizmetlerdir. Muhalefetinin referansı ise ülkemizi yüzyılımızın başında felakete, koskoca bir imparatorluğu yıkıma sürükleyen yaklaşımdır, söylemdir, zihniyettir. Gerçi henüz kendi yakın tarihini bile doğru okumayı beceremeyenlerin bugünkü dünyayı aktörleri ve ilişkileriyle kavramasını, ona göre politikalar geliştirmesini beklemenin biraz boş hayal olduğunun farkındayız. Buna rağmen siyaset sahnesinde varlık gösterme, söz söyleme, destek talep etmeye niyetiyle ortaya çıkanlardan azıcık da olsa feraset, azıcık da olsa onurlu duruş beklemenin bir vatandaş sıfatıyla hakkımız olduğunu düşünüyoruz.
Hâlbuki bu ülkede siz hele bir oy verin gerisini sonra hâllederiz diye ortada salınan, düşün arkama deyip milleti uçuruma sürükleyen siyaset tarzının devri kapanalı çok oldu. Muhalefete de bu cesareti dünyada ve bölgemizde yaşanan krizlerin, çatışmaların, sıkıntıların ülkemize olan yansımalarının verdiği anlaşılıyor. Biz bu tabloyu onların el yordamıyla fark ettiğinin çok ötesinde, tüm boyutlarıyla biliyoruz, takip ediyoruz. Kendi hamlelerimizi planlıyoruz ve adım adım hayata geçiriyoruz.
Türkiye’nin küresel ekonomik çalkantılardan, güvenlik kaygılarından, yıpratıcı siyasi çekişmelerden en az hasarla çıkması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere, çeşitli sıkıntılara maruz kaldığımız bir gerçektir. Türkiye bugün yaşadığı sıkıntıları elbette hak etmiyor. Fakat bu millet asıl böyle arkaik, gerici, habis bir muhalefeti de hak etmiyor. Ülkemizin bugüne kadar ki her meselesini nasıl biz çözdüysek Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle mevcut sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Muhalefeti de kendi kısır dünyasıyla, kendi iç çekişmeleri ve ayak oyunlarıyla, kendi kifayetsiz gündemleriyle başa bırakıyoruz.
“İÇİMİZE KAPANMAK YERİNE HEDEFLERİMİZE DOĞRU DAHA HIZLI YOL ALMAYI TERCİH EDİYORUZ”
Aziz milletim, Türkiye ve Türk milleti tarihte geniş bir coğrafyaya yayılan varlığını da, bugünkü geniş etki alanını da, kendini sürekli yenileyebilme kabiliyetine borçludur. Bu vasfımızın en güzel tarifi Yunus Emre’nin her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası sözüdür. Kendi yenilemek başkalaşmak değil, aynı mayayla varlığını devam ettirmek, büyümek, çoğalmak demektir. Değerlerimizi koruyarak kendimizi yenilediğimiz sürece hiçbir fikir, hiçbir teknik, hiçbir farklılık bize tehdit teşkil etmez. Dünya yeni bir dönüşümün eşiğindedir, bu kritik süreçte en büyük gücümüz ve avantajımız milletimizin en kadim özelliğidir. Ülkemizin demokraside ve kalkınmada ulaştığı ileri seviye bize yeniden yapılan küresel sistemde hak ettiğimiz yeri alabilme fırsatı vermiştir.
Küresel güvenlik ve ekonomi krizine bu gözle baktığımız için geçici sorunlar karşısında paniğe kapılmıyoruz. Pek çok ülke yaşanan belirsizlikler karşısında yalpalarken, biz içimize kapanmak ve kazanımlarımızdan taviz vermek yerine hedeflerimize doğru daha hızlı yol almayı tercih ediyoruz. Tabi bu arada 85 milyon vatandaşımızın her biri için konjonktürün getirdiği sıkıntıların yükünü azaltacak tedbirleri almaktan da geri durmuyoruz. Bilhassa ücretli dar gelirli desteğe ihtiyaç duyan vatandaşlarımızı koruyacak bütün bu mekanizmaları kuruyor ve işletiyoruz.
Asgari ücret artışı, memur ve emekli maaşlarına yapılan yüksek oranlı zamlar, sosyal yardım yelpazesinin genişletilmesi, destek ve sübvansiyon paketleri gibi uygulamalar bu yaklaşımımızın ifadesidir. Sağlıktan eğitme, ulaşımdan enerjiye, her alanda altyapı yatırımlarında, ülkemizin ihtiyaçlarını önemli ölçüde karşıladığımız için bundan sonraki önceliğimiz insanımızın refah seviyesini arttıracak politikalar olacaktır. Önümüzdeki aylarda bu doğrultuda yeni adımlara atarak hayat pahalılığının insanlarımız üzerindeki yükünü azaltmayı sürdüreceğiz. Tabii bir de bu gelişmelerin uluslararası serencamı var.
Küresel ekonominin temellerinden sarsıldığı, küresel güvenlik mimarisinde ciddi çatlakların oluştuğu bir dönemden geçiyoruz. Böyle bir süreçte dahi geçmişten beri Türkiye’nin önünü kesmeyi temel politikaları hâline getirenlerin aynı tutumlarında ısrar etmesi şaşırtıcı değilse de üzüntü vericidir. Geçmişte ülkemizi vesayet güçleri, darbeciler, siyasi ve ekonomik tetikçiler vasıtasıyla istedikleri gibi yönlendirenler, kendi içlerindeki çürümeye bakmadan hâlâ ülkemizi hedefte tutmayı sürdürüyor. Kendi güvenlikleri ve refahları dışında hiçbir şeyi önemsemeyenler, Türkiye’nin bağımsız duruşuna tahammül edemiyor. Bu konuda sergilenen tavırlar ve edilen sözler karşımızdakilerin hak, özgürlük ve ekonominin kuralları hususundaki hassasiyetlerinden değil, çıkarlarını müdafaa endişelerinden kaynaklanıyor.
Güney sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenlik bölgelerinin meşru gayesini sınırlarımızın içinde ve hemen ötesinde yıllardır koruduğumuz, her türlü ihtiyaçlarını karşıladığımız milyonlarca insanın sıkıntısını umursamayanların bize verecekleri ne müttefiklik, ne de insan hakları dersi olabilir.
“KALICI BİR BARIŞ ANLAŞMASININ YAPILMASI HUSUSUNDA EN SAMİMİ ÇABALARI BİZ SERGİLEDİK”
Lafa gelince herkesin büyük laflar ettiği Karadeniz’in kuzeyindeki savaşta dahi toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına yapılan saldırıyı asla kabul etmediğimizi açıkça belirttiğimiz Ukrayna’ya en ciddi somut ve işe yarar desteği biz verdik. Rusya ile ilişki kurduğumuz her platformda ve her seviyede bu tutumumuzu kendilerine de mertçe söyledik. Krizin çözümüne hiçbir katkısı olmayacak şovlara katılmak yerine Rusya ile siyasi ve insani ilişkilerimizi sürdürerek bölgede önce ateş kesin sağlanması, ardından kalıcı bir barış anlaşmasının yapılması hususunda da en samimi çabaları yine biz sergiledik. NATO’ya üyelik başvurusunda bulunan ülkeler tarihlerine bakarlarsa bizim doğudan gelen tehditlere karşı kendilerine de çok büyük katkılar sağladığımızı göreceklerdir. Bizim NATO’nun genişlemesi konusundaki yaklaşımımız bağnazlıktan veya düşmanlıktan değil, terörle mücadele konusundaki ilkeli tutumumuzdan kaynaklanıyor.
Geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi günleri bu çerçevede oldukça yoğun telefon diplomasisi yürüttüm. Hollanda Başbakanı Sayın Rutte’yle, NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg’le, İngiltere Başbakanı Sayın Boris Johnson’la, İsveç Başbakanı Sayın Andersson’la, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sayın Niinistö’yla bu konuları enine boyuna konuştuk. Muhataplarımızın tamamına Türkiye’nin NATO’nun genişlemesi konusundaki yaklaşımını terörle mücadele ve müttefiklik dayanışması vurgularıyla açıkça paylaştım.
“TÜRKİYE KARŞITI YAKLAŞIMLARI KABUL EDİLEMEZ BULDUĞUMUZU İFADE ETTİK”
Her şeyden önce terör örgütlerinin insanlığın güvenliği için ortada olan bir NATO’da yer almasını biz kabullenemeyiz dedik. Bu yanlışı Türkiye, Yunanistan ve Fransa’nın NATO’dan çıkışı döneminde biliyorsunuz Türkiye o zaman onlara desteği vermişti. Ve ne oldu? Şu anda bu Yunanistan bizimle nasıl bir uyum içinde? FETÖ terör örgütünün Avrupa’ya gidiş güzergâhı şu anda Yunanistan değil mi? İçindeki terör örgütlerini besleyen o değil mi? Ve hepsinden öte şu anda 10’a yakın üs var Yunanistan’da. Ve bu üslerle acaba Yunanistan kimi tehdit ediyor? Veya bu üsler Yunanistan’da niye kuruluyor? Şu anda Avrupa Birliği ülkelerine 400 milyar avro borcu olan bir Yunanistan var.
Kendisiyle görüştük, kendisiyle yaptığımız görüşmede aramıza üçüncü ülkeleri sokmayalım diye mutabık kaldık. Buna rağmen işte şurada geçen hafta bir Amerika seyahati oldu ve senatoda Türkiye’nin aleyhine ne gerekiyorsa bu konuşmaları yaptığı gibi ‘F-16’ları sakın ha Türkiye’ye vermeyin’ demek suretiyle Amerika’ya bu şekilde âdeta telkinlerde bulundu. Şimdi biz bu yıl Stratejik Konsey Toplantısı yapacaktık, artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşmeyi de yapmayı asla kabul etmiyorum, çünkü biz sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçilerle yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşeceksek, kimlere nerede, nasıl üsler kurduracaksa buyursun kurdursun, biz bize yeteriz, biz kendimize yeteriz. F-16’lar konusunda da öyle zannediyorum ki Amerika herhalde Miçotakis’in ağzına bakarak kararını vermeyecektir.
Özellikle İsveç-Finlandiya meselesi, bu konudaki kötü siciliyle her iki ülkede de hâlen devam eden Türkiye karşıtı yaklaşımları kabul edilemez bulduğumuzu ifade ettik. İşte şurada daha dün birkaç gün önce Stockholm sokaklarında PKK-YPG, DHKP-C terör örgütleri terör örgütünün liderlerinin posterleri ile ne yaptılar? Yürüyüş yaptılar. Ben şimdi sesleniyorum, Sayın Andersson bak bana neler söyledin? Ama buyur bak Stockholm’ün caddelerinde teröristler bağırarak, çağırarak yürüyorlar ve senin polisin de onları koruma altına alıyor. Sadece orası mı? Almanya’nın caddelerinde de yine bunlar aynı şekilde bu tür gösterileri yapmıyorlar mı? Kimin koruması altında yapıyor? Alman polisinin koruması altında yapıyor. Ama yeri geliyor bakıyorsunuz orada bizim vatandaşlarımızdan herhangi birisi bir yanlışlık yaptığı zaman âdeta yere bastırıyor Alman polisi ve dayanılmaz şekilde acılar çektiriyor. Hatta hatta 15-16 yaşındaki Türk gencine, Türk çocuğuna bunu yapıyorlar. Bütün bu olaylardan sonra bizden bazıları hâlâ barış, hâlâ dostluk olmaz böyle dostluk, olmaz böyle bir barış. Siz ancak terör örgütleriyle el ele, kol kola yürümeyi beceriyorsunuz ancak bunu başarıyorsunuz.
Biz işimizi biliyoruz, dolayısıyla atılması gereken adımları nasıl atacağımızı da biliyoruz. Bu ülkelerin terör örgütlerine fiili ve siyasi destek vermekle Türkiye’den NATO üyeliğine ‘evet’ demesini beklemek arasında bir tercih yapmaları, bunun da somut emarelerini ortaya koymaları gerektiğini söyledik.
Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Türkiye için tehdit oluşturan terör örgütlerine her türlü desteği vererek teröristleri koruyup, kollayanlar önce geçmişten beri bize karşı sergiledikleri hukuksuz, ciddiyetsiz ve kibirli tavırlarından vazgeçmelidir. Somut uygulamalarıyla bu değişimi gördüğümüzde Türkiye olarak üzerimize düşenleri yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Bu arada güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da yakından atmaya başlıyoruz. Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların, merkezi konumundaki alanlar harekât önceliğimizin başında yer almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz inşallah bu operasyonlar başlayacaktır.
Perşembe günü yapılacak Millî Güvenlik Kurulu Toplantımızda bu hususları enine boyuna değerlendirecek ve kararlarımızı alacağız. Bizde gereken görüşmeleri yaparak sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesini temin edeceğiz. Ülkemizin güvenlik hassasiyetlerine saygı gösterenler ile kendi çıkarları dışında hiçbir derdi olmayanların ayrımını bu süreçte bir kez daha görecek ve gelecekteki politikalarımızın referansı yapacağız.
“TÜRKİYE İÇİN UZAY YARIŞINDA YER ALMAK BİR LÜKS DEĞİL MECBURİYETTİR”
Aziz milletim, sevgili gençler uzay alanında iddiasını ortaya koyan bir Türkiye için yaklaşık bir yıl önce yine bu kürsüden millî uzay programımızı açıklamıştım. Şimdi ekranları başında bizi izleyen gençlerimize sesleniyorum, ülkemizin uzay alanındaki hak ve menfaatlerini korumak üzere belirlediğimiz Türkiye’ye ve medeniyetimize yaraşır iddialı, ama ayakları yere basan tam 10 hedefi sizlerle paylaşmıştım. Aya ulaşmaktan uzay ekosistemi oluşturmaya, kalıcı uluslararası birliktelikler kurmaktan insan kaynağı geliştirmeye varan geniş bir yelpazedeki hedef başlıklarımızla adım adım ilerliyoruz.
Bugün hedeflerimizden birine yönelik önemli bir duyuruyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Artık dünyada siyasi bağımsızlığın teknolojik bağımsızlıktan geçtiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye olarak teknolojik bağımsızlığımızı tesis etmek üzere gerekli insan kaynağını yetiştirmek, alt ve üst yapıyı inşa etmek, bu alanda farkındalık oluşturmak için çalışıyoruz.
Dünya düzeninin belirleyicisi konumundaki teknolojilerin savunmadan imalat sanayine, araştırma-geliştirmeden bilişime kadar her alanında proaktif bir Türkiye inşa ediyoruz. Bu bakımdan Türkiye için uzay yarışında yer almak bir lüks değil bir mecburiyettir. Teknoloji konusunda öncü olabilmek için uzay alanında edinilecek tecrübelerden, doğacak kazanımlardan hak ettiğimiz payı almamız gerekiyor.
Millî Uzay Programı kapsamında gerçekleştireceğimiz her hedef, Türkiye’nin yeni yüzyılındaki başarıları için birer mihenk taşı olacaktır. Türkiye’de bir nesil ülkelerin uzay yarışını siyah-beyaz televizyonlardan hatırlayın izledik, izlediler. Millî teknoloji hamlesi vizyonuyla Türk gençleri uzay yarışının öncü aktörleri olsunlar istiyoruz. İşte bu yüzden bugün ülkemiz adına tarihî bir ana, yepyeni bir eşiğe hep birlikte adım atacağız.
Eminim bu salondaki basın mensupları aracılığıyla, tüm bakan arkadaşlarım aracılığıyla birçok insan küçük yaşlarından itibaren uzaya gitme hayali kurmuştur, hâlâ kuranlar da vardır; evet, artık o vakit geldi. Millî Uzay Programımız çerçevesinde bir Türk vatandaşının Uluslararası Uzay İstasyonuna gönderilmesi sürecini resmen başlatıyoruz. Hiç şüphesiz bu millî bir görev olacak. Uzaya göndereceğimiz vatandaşımız kendisinin ya da Türkiye’deki diğer bilim insanlarının yerçekimsiz uzay ortamında yapmak istedikleri bilimsel test ve deneyleri gerçekleştirme imkânına sahip olacak. Bu millî göreve başvuru için uzaya.gov.tr adresini oluşturduk. Belirlenen o eğitim şartlarını sağlayan 45 yaşından genç tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu görev için başvurabilirler. 45 yaşından genç; Vedat Hoca senin durum uymuyor. Başvurular arasından çekilecek ve seçilecek iki aday bilim elçimiz olarak uzaya çıkış süreci için gerekli tüm eğitimleri alacaklar. Eğitimlerin sonunda bu iki adaydan biri üstlendikleri tarihi görev için 2023 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilecek.
Şüphesiz göklere en çok yakışan bayrak ay-yıldızlı al bayrağımızdır. Bayrağımızı uzayda gururla taşıyacak olan arkadaşımız, inanıyorum ki bilgisiyle, tecrübesiyle gelecek nesillere de rol modellik yapacaktır. İnşallah Türkiye’nin tecrübe ettiği diğer birçok ilk gibi bu tarihî adımın onurunu milletimize yaşatmak da yine Hükûmetimize nasip olacaktır. Gelecekteki millî kahramanımıza şimdiden başarılar temenni ediyorum. Bakın biz hâlâ Neil Armstrong’u unutmadık, niye? Çünkü o ilk gidendi. Şimdi de içimizden biri gidecek, inşallah onu da bizden sonra gelen nesiller unutmayacaklar. Bu büyük adımın ülkemize, milletimize, özellikle de gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu duygularla bir kez daha hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 yılı ihracat rakamlarının açıklanması programında yaptığı konuşmada, “Yılın tamamında ihracat rakamlarında Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attık. 2024 yılı mal ihracatımız, 2023 yılına göre yüzde 2,5 oranında artarak 262 milyar dolara çıktı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) iş birliği ile Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen 2024 yılı ihracat rakamlarının açıklanması programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programdaki konuşmasında, katılımcıları selamlarken iş dünyasının, Türk milletinin, dost ve kardeş halkların yeni yılını tebrik etti.
Katılımcıların 1 Ocak itibarıyla başlayan üç aylarını da tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabb’im bizleri Ramazan-ı Şerif’e de sağlık ve afiyetle kavuştursun diyorum” ifadesini kullandı.
“GAZZE MEZALİMİ İÇİMİZDE BÜYÜK BİR YARA OLARAK 2024 SENESİ BOYUNCA DA KANAMAYA DEVAM ETTİ”
Gazze ve Lübnan başta olmak üzere Türkiye’nin yakın çevresinde savaşların, katliamların ve çatışmaların eksik olmadığı zorlu bir yılın geride bırakıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tüm dünyanın gözleri önünde 15 aydır devam eden ve 50 bin masumun hayatına mal olan Gazze mezalimi içimizde büyük bir yara olarak 2024 senesi boyunca da kanamaya devam etti. 2024’ün son haftalarında Suriye’ye doğan özgürlük ve adalet güneşinin 2025 senesinde savaş uçaklarının kararttığı Gazze semalarında da sökün etmesini yürekten temenni ediyoruz. Suriye’de 13 yıl boyunca olduğu gibi 7 Ekim 2023’ten beri maruz kaldıkları zulüm karşısında Filistinli kardeşlerimizi de yalnız bırakmadık. Çeşitli kanallardan gönderdiğimiz 100 bin tonluk insani yardımla Gazzeli mazlumların yükünü bir nebze olsun hafifletmeye çalıştık. Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması için diplomatik alanda yürütülen tüm çabalara hem destek verdik hem de öncülük ettik. İsrail’le ticari işlemleri tamamen durduran tek ülke yine Türkiye olmuştur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca Filistin Serbest Ticaret Anlaşması’nı genişletme müzakerelerini tamamlayarak hem Filistin halkının alınan karardan zarar görmemesini temin ettiklerini hem de kendilerine ilave katkılarda bulunduklarını kaydetti.
Kış mevsiminin bastırmasıyla insani felaketin ağırlaştığı Gazze’de tek bir masumun daha hayattan kopartılmasına tahammülleri olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu anlayışla katliamların bir an önce durması ve kalıcı barışa giden yolun önünün açılması için yoğun gayret sarf ediyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde çok yönlü yürüttüğümüz bu çabalarımızın müspet sonuçlarını görmeyi ümit ediyoruz. Filistin halkıyla dayanışma adına hükûmetimizin aldığı bu karara destek veren iş dünyamızın tüm temsilcilerine bir kez daha şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. İçeriden ve dışarıdan gelen bütün eleştirilere rağmen nasıl Suriye’de haklı çıkan biz olduysak Gazze krizinde de tarih haklılığımızı teyit edecek, Türkiye’nin adaletten, barıştan ve merhametten yana olan tavrının isabetli olduğunu görecektir. Allah’ın izniyle bundan en küçük bir şüphe duymadık ve duymuyoruz.”
“ENFLASYONLA MÜCADELE DÜNYADA GEÇEN YILA DAMGASINI VURDU”
Her yıl, bir önceki yılın dış ticaret rakamlarını değerlendirmenin iktidarlarının âdeta bir geleneği hâline geldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karnemizi önümüze koyduğumuz, başarılarımızın ve eksiklerimizin muhasebesini yaptığımız bu toplantılarımıza büyük önem veriyoruz. Bunu, aynı zamanda halka hesap verme prensibimizin asli bir unsuru olarak görüyoruz. Bu gelenek inşallah bundan sonra da devam edecek” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her yıl artan dış ticaret rakamlarının bir tarafında hükûmetin, diğer tarafında özel sektörün bulunduğunu belirterek fedakârca çalışarak Türk ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştıran ihracatçıları ve iş dünyasının elçilerini tebrik etti.
“BÖLGEMİZDE YAŞANAN BÜTÜN ZORLUKLARA RAĞMEN TÜRKİYE HEDEFLERİNE DOĞRU EMİN ADIMLARLA İLERLEMEKTEDİR”
2024 yılında Türkiye’nin dış ticaret alanında yakaladığı ivmeyi tüm yönleriyle inceleyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dış ticaret rakamlarının objektif değerlendirmesini yaparken şu noktanın gözden ırak tutulmaması gerektiği kanaatindeyim. Türkiye olarak özellikle bölgesel gelişmeler bağlamında belirsizliklerle dolu son derece sancılı ve sarsıntılı bir yıl geçirdik. Karadeniz’den komşularımız olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, kimi zaman çok tehlikeli boyutlara vararak 2024 yılında da devam etti. Koronavirüs sürecinde geçici denilerek devreye alınan korumacı tedbirler maalesef geçen yıl da küresel ticareti olumsuz etkilemeyi sürdürdü. Tüketim, üretim ve enflasyon gibi temel ekonomik göstergelerde salgınla beraber başlayan bozulmanın üstesinden henüz gelinemedi. Jeopolitik gerilimler, siyasi çalkantılar ve henüz tam istenilen seviyelere gelinemeyen enflasyonla mücadele dünyada geçen yıla damgasını vurdu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 senesinde nispeten daha iyi bir yıl beklenildiğini, 2025’te küresel iktisadi faaliyetin toparlanmakla birlikte salgın öncesi ortalamalarının altında seyredeceğinin anlaşıldığını vurgulayarak, OECD’nin tahminlerine göre dünya ekonomisinin 2024 yılını yüzde 3,2’lik büyümeyle kapatacağının, 2025 yılında ise yüzde 3,3’lük bir büyüme oranına ulaşacağının öngörüldüğüne değindi.
ABD ekonomisinin sırasıyla yüzde 2,8 ve yüzde 2,2 oranında, Avro Bölgesi’nin ise yüzde 0,8 ve yüzde 1,2 oranında büyümesinin beklendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “En büyük ticaret ortağımız olan Almanya’daki olumsuz görünümün bizim açımızdan Avro Bölgesi için önemli bir risk unsuru teşkil etmektedir. Ama kendimize yeni pazarlar, yeni ticaret ortakları bularak inşallah bu riski de minimize etmeye çalışacağız. Genel tabloya baktığımızda, şunu net bir şekilde görebiliyoruz. Küresel mal ve hizmet ticareti 2025 yılı için olumlu sinyaller vermesine karşın çözüme kavuşturulamayan sıcak çatışmalar ve jeopolitik gerilimler sebebiyle daha tedbirli, temkinli hareket etmemizi elzem kılmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ekonomide ve bölgede yaşanan bütün bu zorluklara rağmen Türkiye’nin hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlediğini belirtti.
“İSTİHDAM SON BİR YILDA 1 MİLYON 31 BİN KİŞİ ARTTI”
Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejisiyle yeni başarı hikâyeleri yazmaya devam edeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu verileri paylaştı: “2024 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 2,1 oranında büyüme kaydeden ekonomimiz tam 17 çeyrektir, kesintisiz büyüyor. Böylece yılın ilk 9 ayında yüzde 3,2 oranında büyüme oranına ulaştık. 2023 yılında 1 trilyon 130 milyar dolar olan ekonomimiz 2024 yılının üçüncü çeyreğinde yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 260 milyar doları buldu. 2023 yılında 13 bin 243 dolar olan kişi başına gelirimizin 2024 yılında 15 bin doları aşmasını, 2025 yılında ise 17 bin dolar seviyesinin üzerine çıkmasını bekliyoruz; nereden nereye. 2025 yılı için net ihracat ve sabit sermaye yatırımlarının da desteğiyle yüzde 4 büyüme oranına ulaşmayı hedefliyoruz. Üretimin güçlü etkilerinin son açıklanan istihdam verilerine de yansıdığını memnuniyetle ifade etmek isterim. İstihdam son bir yılda 1 milyon 31 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı ekim ayında 32 milyon 970 bin kişiye ulaşarak tarihin en yüksek seviyesini gördü. Ocak-Ekim 2024 döneminde, işsizlik oranımız ortalama yüzde 8,8 oranıyla son 23 yılın en düşük düzeyine inmiştir. Erkeklerde yüzde 6,6 ile yine işsizlikte tarihimizin en iyi oranını yakaladık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 yılı haziran ayında başlayan ve enflasyonla mücadelede sağlam bir zemin oluşturmayı amaçlayan geçiş sürecinin 2024 yılı haziran ayı itibarıyla sona erdiğini, ikinci aşama olan dezenflasyon sürecinin başladığını dile getirdi.
“2025 YILINDA DA ENFLASYON ORANIMIZ İLAN EDİLEN SEVİYELERDE GERÇEKLEŞECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sabah TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılına ait enflasyon verilerinin uyguladıkları politikaların doğruluğunu teyit ettiğini belirterek, “Enflasyon aralıkta aylık bazda yüzde 1,03 olurken yıllık bazda yüzde 44,38’e gerilemiştir. Yıllık enflasyon 2023 sonuna göre 20 puan, 2024 Mayıs ayındaki zirve seviyesine göre 31 puan düşmüştür. 2025 yılında da enflasyon oranımız orta vadeli programla ve enflasyon raporunda ilan edilen seviyelerle uyumlu şekilde gerçekleşecektir. Bu umut verici gelişmelerin arkası inşallah gelecek” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, piyasaların hükûmete, politikalara, ekonomi programına ve tüm bunlarla birlikte Türk ekonomisinin güçlü potansiyeline güvendiğini vurguladı.
Bu konuda ihracatçıların desteğinin çok kıymetli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek ihracatımızı hedeflerimizle uyumlu bir şekilde artırmaya gerekse enflasyonu tekrar tek haneli rakamlara düşürmeye katkıda bulunmak için iş dünyamızın tüm paydaşlarından samimi destek bekliyoruz” diye konuştu.
“İHRACATÇILARIMIZIN MESELELERİYLE İLGİLENDİK”
Türkiye’yi çok farklı seviyeye taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracatçılar ve iş insanlarıyla yüzlerce seyahate çıkıp dünyayı adeta karış karış dolaştıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittikleri her yerde Türkiye’nin potansiyelini, gücünü ve imkânlarını devlet adamlarına ve iş dünyasının temsilcilerine birlikte anlattıklarını kaydederek, “Büyük-küçük ayrımı yapmadan ihracatçılarımızın meseleleriyle ilgilendik. Gümrük işlemlerinden vize sorunlarına, alacak tahsilatından serbest ticaret anlaşmalarına kadar her alanda çözümler ürettik. Zorluklarla karşılaşsak da hep yeni yollar, yöntemler ve pazarlar bulduk” diye konuştu.
Afrika ve Latin Amerika açılım politikaları sayesinde Türk iş dünyasının bu coğrafyalarda da engelleri aşarak güçlü varlık göstermeye başladığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün hamdolsun dünyanın her köşesinde ihracattayız. İhracat, Türk ekonomisinin amiral gemisi vasfını hâlen koruyor. Nitekim 2024 yılının ihracat rakamlarına baktığımızda bunu net şekilde görebiliyoruz” ifadesini kullandı.
“2024’TE AVRUPA BİRLİĞİ’NE İHRACATIMIZ YÜZDE 4,2 ARTIŞLA 108,7 MİLYAR DOLARA ULAŞMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıla ait dış ticaret verilerine değinerek şunları paylaştı: “Öncelikle 2024 yılı aralık ayında ihracatımız yüzde 2,2 artışla 23,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Böylece aralık ayı aylık ihracat rekorunu kırdık. İthalatımız ise yüzde 11,1’lik artışla 32,3 milyar dolar oldu. Yılın tamamında ihracat rakamlarında Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attık. Biraz evvel ifade ettiğim olumsuzluklara rağmen 2024 yılı mal ihracatımız, 2023’e göre yüzde 2,5 oranında artışla 262 milyar dolara çıktı. Ayrıca son 19 ayın 12’sinde o ayın ihracat rekorunu kırdık. 2024 yılı ocak-aralık döneminde 31 ilimiz 1 milyar doların üzerinde ihracat yaparken, 54 ilimiz de ihracatını artırmıştır. En fazla ihracat yapan 5 ilimiz sırasıyla 56,8 milyar dolarla İstanbul, 32 milyar dolarla Kocaeli, 23,8 milyar dolarla İzmir, 18,2 milyar dolarla Bursa ve 13,2 milyar dolarla Tekirdağ’dır. 2024 yılı genelinde ise ithalatımız yüzde 4,9 düşüşle 344,1 milyar dolara inmiştir.”
Geçen yıl dış ticaret dengesinde olumlu kazanımlar elde ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “2023’te 106,3 milyar dolar olan dış ticaret açığını, 2024’te 82,2 milyar dolara kadar indirdik. Yani 2024’te dış ticaret açığını tam 24 milyar dolar düşürdük. 2024’te ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 5,5 puan artışla yüzde 76,1’e yükseldi. Bu oran, göreve geldiğimiz 2002 yılında sadece yüzde 50 civarındaydı. 2024 yılında ihracatımızda kıymet bazında artışta öne çıkan ilk üç ülke ise yüzde 22,2 artışla Birleşik Krallık, yüzde 9,9 artışla Amerika Birleşik Devletleri ve yüzde 52’lik artışla Suudi Arabistan olmuştur. 2024 yılında Avrupa Birliği’ne ihracatımız yüzde 4,2 artışla 108,7 milyar dolara ulaşmıştır. Avrupa Birliği’nin son 12 ayda ithalatının yüzde 7,5 gerilediği bir ortamda, ülkemizin bu pazara ihracatının artması çok mühimdir. Ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerine ihracatımız yüzde 6,1 artarak 70,1 milyar dolara, Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerine yüzde 12,9 artışla 11,1 milyar dolara yükselmiştir.”
“EKONOMİMİZ DAHA DENGELİ BÜYÜME TRENDİNDE İLERLEMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İhracatın değer bazında en çok arttığı ilk üç fasılaya şöyle bir baktığımızda motorlu kara taşıtlarında yüzde 5,3 artışla 32,5 milyar doları, demir ve çelikte yüzde 15,1 artışla 10,2 milyar doları, elektrikli makine ve cihazlarda yüzde 6,4 artışla 16,4 milyar doları yakaladığımızı görüyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Üretimdeki orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün katkısının altını çizmek istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2024 yılında yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı, kıymet bazında tam yüzde 19 oranında artışla 8,8 milyar dolara yükselmiştir. Orta-yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı ise yüzde 2,8 artışla 92,4 milyar dolara ulaşmıştır. 2022’de yüzde 36,9 olan orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının payı 2023’te yüzde 40,4’e, bu yıl yüzde 41’e çıkmıştır. Bu durum, ürünlerimizdeki nitelik artışının önemli işaretidir. Döviz ihtiyacımız azalırken makroekonomik istikrarımız güçlenmekte, dolayısıyla ekonomimiz daha dengeli büyüme trendinde ilerlemektedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracat rakamlarının ülke, millet ve ekonomi için hayırlara vesile olmasını temenni ederek, “Bu başarının altında fabrikalarda alın teri döken işçiden ustabaşına, atölyelerde emek veren çıraktan kalfaya, insanımıza istihdam kapısı olan işveren ve yatırımcıdan ürünlerimizi dünyayla buluşturan ihracatçılarımıza kadar herkesin imzası vardır. Tabii bu rekor ihracat rakamlarına, kadınların yüzde 20’nin üzerinde katkı yaptığını memnuniyetle belirtmek isterim. Başta kadınlar olmak üzere bütün ihracatçılarımızı ve emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mal ihracatı gibi hizmet ihracatında da hedeflerini aşmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını söyledi.
2024 yılında hizmet ihracatı hedeflerinin 110 milyar dolar olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yılın ilk 10 ayında 97,1 milyar dolar hizmet ihracatına ve 54 milyar dolar hizmet ticareti fazlasına ulaştık. Yıllıklandırılmış olarak bakıldığında, ekim ayı itibarıyla gerçekleştirdiğimiz 112,5 milyar dolar hizmet ihracatı ile hedefimiz olan 110 milyar doların üzerine çıktık” diye konuştu.
Gerek mal ticaretinde gerçekleşen performansın gerekse hizmetlerin güçlü katkısının cari işlemler dengesine olumlu yansıdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Cari işlemler hesabı 5 yıl sonra ilk kez son 5 aydır aylık bazda fazla vermiştir. 2024 yılı sonunda cari işlemler açığının geçen yılki 40,4 milyar dolardan 10-11 milyar dolar seviyesine kadar gerileyeceği anlaşılıyor. Böylece 2024 yılında cari işlemler açığının millî gelire oranının yüzde 1’in altında kalacağına inanıyoruz. Hep söylediğim gibi bu başarılar yalnızca birer başlangıç noktasıdır. Çok daha büyük başarılara ulaşmak için durmadan, yorulmadan, yandık-bittik diyen felaket tellallarına aldırmadan çalışmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ekonomisinin kıvanç kaynağı olan ihracatçıların dün olduğu gibi yarın ve daima yanlarında olacaklarını dile getirerek, “2024 yılında mal ve hizmet ihracatçılarımıza toplam 24,7 milyar lira destek sağladık. İhracat desteklerine tahsis ettiğimiz bütçeyi 2025 yılında 33 milyar liraya çıkartıyoruz” ifadelerini kullandı.
İhracatçıların finansmana erişimini kolaylaştırmak için devletin ilgili tüm kurumlarının ortak çaba harcadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, finansmanda sadece Eximbank’la yetinmediklerini, İhracatı Geliştirme Anonim Şirketiyle önemli bir adım atarken, kefalet sistemiyle de teminat sorununa çözüm getirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkez Bankamız finansmana erişimi desteklemek amacıyla reeskont kredilerinin günlük limitini 13 kat artışla 4 milyar liraya çıkardı. Merkez Bankası son 1 yılda 573 milyar liralık reeskont kredisi kullandırdı” dedi.
“DESTEK SÜREÇLERİNİ HIZLANDIRMAYI AMAÇLIYORUZ”
Türkiye’yi daha güçlü, rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturmak için yoğun çaba içinde olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ticaret Bakanlığımızca ‘2025 Yılı İhracat Planı’ çalışmalarını da başlatmış bulunuyoruz. İhracatçılarımızın yurt içi ve yurt dışı fuar katılımlarına yönelik desteklerin kapsamını genişletmeyi, desteklere erişimini kolaylaştırmayı ve destek süreçlerini hızlandırmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
Sadece 2024 yılının değerlendirmesini yapmadıklarını, aynı zamanda 2025’in de hedeflerini belirlediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Geçtiğimiz sene, 2024 yılı mal ve hizmet ihracatı için sizlere 375 milyar dolar hedefini koymuştum ve hamdolsun size olan güvenimi boşa çıkarmadınız. 2025 yılında mal ve hizmet ihracatı olarak toplamda 390 milyar doları geçeceğimize inanıyorum. Önümüzdeki yıl, hedeflerimizi de aşan bir ihracat rakamına ulaşacağınız konusunda Cumhurbaşkanınız olarak ben sizlere güveniyorum.”
Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamının ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ticaret Bakanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ve ticaretin artırılması için özveriyle çalışan herkesi tebrik etti.
“Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştüreceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında şunları kaydetti:
“Aziz milletim, hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün 2024’e veda ediyor, yeni umut, beklenti ve hayallerle 2025 senesini karşılıyoruz. Öncelikle yeni miladi yılın ülkemiz, milletimiz, gönül coğrafyamız ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
“BİRBİRİMİZE DAHA SIKI KENETLENECEĞİZ”
Geçtiğimiz yıl boyunca istiklal ve istikbalimiz uğrunda toprağa düşen tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Millet olarak 2025 yılında birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı, inşallah, daha da güçlendirecek, birbirimize daha sıkı kenetleneceğiz.
Geride bıraktığımız 2024 senesi, ülkemiz içinde ve bölgemizde pek çok kritik gelişmeye sahne oldu. Mahallî idareler seçimlerini, tam bir demokrasi şöleni havasında, Türk demokrasisinin olgunluğunu tüm dünyaya yeniden gösterdiğimiz bir iklimde, hamdolsun, başarıyla gerçekleştirdik.
Milletimizin iradesi sandıkta özgürce tecelli ederken, kazanan demokrasimizle birlikte yine 85 milyon vatandaşımızın tamamı oldu. Tercihleri ne olursa olsun, seçim sandıklarını birer bayram yerine çeviren vatandaşlarıma bugün bir kez daha teşekkür ediyorum.
Seçimlere ve bölgemizde patlak veren yeni krizlere rağmen, kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programımızın meyvelerini toplamaya başladık. İstihdamda, ihracatta, üretimde, turizmde, savunma sanayiinde ve diğer alanlarda çok önemli başarılara imza attık.
Deprem bölgemizi yeniden ayağa kaldırma çalışmalarımızda ciddi mesafe katettik. Yeni yılda bu çalışmalar daha da hızlanacak.
Enflasyondaki düşüşün, özellikle yılın son aylarında, artarak devam etmesi 2025 yılı hedeflerimize ulaşacağımızı teyit ediyor. Vatandaşımızın refah kaybını telafi edecek, alım gücünü artıracak politikalara ağırlık vermek suretiyle, inşallah, daha iyi yerlere geleceğiz.
“HEDEFLERİMİZE ULAŞACAĞIZ”
Konut, kira ve gıda başta olmak üzere fahiş fiyatlarla milletin ekmeğine göz diken fırsatçılarla mücadelemizi, 2025 senesinde de kararlılıkla devam ettireceğiz.
Vatandaşlarımdan, geçmişte Türkiye’ye çok ağır faturalar ödetmiş popülist söylemlere prim vermemelerini özellikle istirham ediyorum.
Son 22 yılda bu ülkenin ve milletin tüm meselelerini nasıl biz çözdüysek, ekonomideki konjonktürel sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Doğru yoldayız, Allah’ın izniyle hedeflerimize de ulaşacağız. Sizlerden sadece biraz daha sabır, metanet ve anlayış istiyoruz.
“YENİ DÖNEMİN SURİYE’DE KALICI İSTİKRARA KAPI ARALAMASI İÇİN GEREKEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLAYACAĞIZ”
Aziz milletim, 2024 senesinin son haftaları köklü tarihî, beşerî ve komşuluk ilişkilerimizin bulunduğu Suriye’de yeni bir dönemin kıvılcımı oldu. Yeni dönemin Suriye’de kalıcı barışa, huzura, istikrara ve ekonomik refaha kapı aralaması için gereken her türlü desteği sağlayacağız.
Suriye’de istikrar ortamı kök saldıkça inanıyorum ki, 13 yıldır vatan hasreti çeken Suriyeli muhacirlerin gönüllü geri dönüşü de kolaylaşacaktır. Bu süre boyunca ensar millet olmanın en güzel örneklerini sergileyen tüm vatandaşlarımdan Allah razı olsun” diyorum.
“GAZZE’DEKİ KATLİAMLARA İLK GÜNDEN İTİBAREN EN GÜÇLÜ TEPKİYİ VEREN ÜLKEYİZ”
Gazze’deki katliamlara ilk günden itibaren en güçlü tepkiyi veren, vicdanlı ve adaletli duruşunu her platformda ortaya koyan ülke konumundayız. Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında 15 aydır devam eden katliamların son bulması, burada da barışın tesisi için yoğun gayret sarf ediyoruz.
Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde özgür, egemen ve toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devletinin kurulması için 2025 yılında da tüm gücümüzle çalışacağız.
“TEMENNİMİZ, 2025 YILINDA KUZEYİMİZDE DE YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLAMASIDIR”
Her ikisi de Karadeniz’den komşumuz olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın adil bir barışla sona erdirilmesi önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Temennimiz, 2025 yılında kuzeyimizde de yeni bir dönemin başlamasıdır.
Sınırlarımız ötesinde bütün bu diplomatik hamleleri hayata geçirirken, ülkemiz içinde en önemli gündemimiz iç cephemizin tahkimatı olacaktır.
Türkiye Yüzyılı’nı, kardeşliğin yüzyılı yapmakta kararlıyız. Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle, karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde, devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz.
Bu çerçevede 2025 yılında milletimize inşallah yeni müjdeler vermeyi ümit ve arzu ediyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Rabbim bizleri hizmetkârı olmaktan şeref duyduğumuz aziz milletimize ve umudunu Türkiye’ye bağlamış yüz milyonlarca mazluma mahcup etmesin diyorum. Bu temennilerle yeni takvim yılının ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini diliyor, her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Yeni miladi yılınız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.